30 Aralık 2009 Çarşamba

Ne güzel yazmış Atakan Korkmaz



http://video.mynet.com/asu355/KALIBININ-ADAMI-OL-TAYYIP-SIIR-ATAKAN-KORKMA/460580/

Gerçekten kaçamazsın. Yakalar ve çok fena yapar.

Ağzına sağlık..

Bu vatandaşın adını bir iki kez duymuştum ama daha önce dinlememiş-okumamıştım. Bu konuşması etkileyiciydi.

Düzeltme: Buradaki konuşması dışında bir iki konuşmasını daha buldum, buradaki konuşmasına katıldığım ölçüde diğerlerine katılmıyorum.

İbretlik..

Neydin ne oldun? Neler Yaptın?

Baş döndüren İNANILMAZ değişim..



- The funniest videos clips are here





- Funny home videos are a click away


- The funniest videos clips are here

Tayyip'ten inciler

Eskilerden ama hala iyi be..










29 Aralık 2009 Salı

BİR NUMARA!

“..Baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemler..”

Yukarıda yapılan tanımı bir düşünün.. Bugün iktidarda bulunan siyasi partinin Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesi ile suçlu bulunduğunu da göz önüne alın..

Bir kez daha düşünün..

Şimdi..

Yukarıdaki tanım neyin tanımı biliyor musunuz?

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda TERÖR'ün tanımı..

Yorumsuz..




http://www.dailymotion.com/video/xah5xt_akp_lifestyle

28 Aralık 2009 Pazartesi

HÜKÜMET İSTİFA ET!!

Bu gündem bu kadar gergin olmasaydı da ben sadece bilim kurgu yazaydım.. Bu ülkede yaşıyorum, Türkiye benim VATANIM.. Kayıtsız kalamayacağıma göre sesim çıktığı kadarıyla bağıracam.. Az bile yazdım, okuyana sivrisinek saz..





HÜKÜMET İSTİFA ETMELİ Mİ?

Durduğu kabahat.

Hükümet nedir?

Hükümet seçilmişlerden oluşan ve politika üreten, kararlar alan, bu karar ve politikaları uygulayan halka karşı sorumlu bir mekanizmadır.

Kısacası hükümet ülke yararına iş yapan, üreten, huzur ve güvenlik başta halkın temel ihtiyaçlarının Devlet tarafından karşılanması üzerinde sorumluluk sahibi siyasi bir kurumdur.

AKEPE hükümeti bunlardan hangisini yapabiliyor ya da yapıyor? Hiçbirini.

AKEPE bugün itibarı ile bitik bir partidir. AKEPE'nin de elbette bir siyasi oluşum olarak halkta bir tabanı mevcuttur ama o %47'yi artık unutun. O rakamı bir daha tutturmak bir yana %30'a bile yaklaşamaz..

AKEPE gelecek seçimde %8'in üzerinde oy alırsa öpsün de başının üstüne koysun. Hatta Saadet Partisi ortalıktayken AKEPE %8'i bile almakta zorlanabilir. İnanmayan seçimleri beklesin. Sandıktan öyle bir sürpriz bir Meclis çıkacak ki Türkiye hatta belki de Dünya seçim tarihine geçecek bu seçim.

AKEPE istifa etmeli.

AKEPE daha Anayasa Mahkemesi'nden kapatma cezası olmadan sadece para cezası ile sıyrıldığında şerefiyle, onuruyla istifa etmeliydi. Etmedi. O tarihten sonra da AKEPE iflah olmadı. Gerilim hep tırmandı. O tarihten bu yana ülkede tansiyon hiç düşmedi. Hep diken üstünde ve hep gerginiz. Huzur yok. Rahat yok. Nefes almak YOK.

Ergenekon dediler bir aşure yaptılar, içine ne buldularsa attılar.. Bütün Türkiye'yi dinlediler.. Beni ya da Rizeli balıkçıyı dinleyecek halleri yoktu; ülkede dinlenmesinden fayda umulan ne kadar adam varsa onları dinleyip dosyaladılar-haklarında bişey bulamadıklarına da çamur attılar ya da uydurma yaptılar.

Adam Yargıtay'ı dinlemedik diyor arkasında iki gün sonra yalancı çıkıyor; orayı 3 ay dinlemişler. YUH. Başbakan hala o adamı yerinde tutuyor. Başbakan bunu hep yapıyor. Keriz Feneri davasında da BaşBAKAN “o çocuk öyle şeyler yapmaz namuslu çocuktur” manasında bişiler geveledi ki ÇOCUK koskoca Başbakanı yalancı çıkardı ve Alman yargısı şlak diye cezayı oturttu. Almanlar bizden de YÜZYILIN en büyük dolandırıcılığı ile ilgili olarak destek istiyor. Keriz Feneri'nin Türkiye ayağı ise AKEPEli Adalet Bakanı tarafından ipe un sermek metoduyla yavaşlatılıyor ve üzeri örtülüyor. Adalet bakanı bunu hep yapıyor. İşine gelmediğinde adamın üzerine ordu gibi savcıları yolluyor ama öte yanda duymazdan-görmezden-bilmezden gelerek 3 Maymunu oynuyor..

Ülke AÇILIM MANYAĞI oldu. En son Alevi ve Roman diye bişeyler mırıldandılar.. Ermenistan rezaleti bir yana PKK AÇILIMI tek başına tam bir facia. Ben yaşadığım müddetçe o otobüsün tepesinden zafer işareti yapan PKKlıları ve onları oraya çıkartan AKP Başbakanını unutmayacam. “Pişman değilim” diyen teröriste pişmanlık uygulansın diye ayaklarına seyyar mahkeme gitti.. Eşi görülmemiş bir rezalet. Efendim PKK dağ kadrosu ve APO için de AF çıkmalıymış.. OHA.

Ne Mutlu Türküm Diyene yazıları silinsin ve Okullarda İstiklal Marşı ile Andımız okunmasın diyen Türk Düşmanı AB söylemlerini bayrak gibi açtı AKEPE..
AKEPE bu PKK Açılımında bu kadar sert duvara toslayacağını ölçmemiştir herhalde. Zaten AKEPE demek Recep demek. Recep ise ne kadar demokratik son günlerde seçimle gelen il-ilçe teşkilat başkanlarını istifa ettirip yerine kendi ATADIĞI adamları oturtması ile gösterdi. Kısacası Recep kendi partisine bile bu AÇILIM denen garabetin nereden çıktığın ve NEREYE gittiğini söylemiyor. Recep ne diyorsa vekiller sadece kafa sallıyor. AKEPEli vekiller ne zaman uyanacak merak ediyorum. Binmişler bir alamete gidiyorlar kıyamete.

AKEPE Titanik gibi batıyor. AKEPEli vekiller hala Recep onları kurtarır diye bekliyor. Recep'in oğlunun Coni bayraklı gemiciği sadece Recebi taşıyabilir. Gemi değil bu abisi, gemicik-kapasitesi ne olsun ki? Kısacası AKP'de her koyun kendi bacağından asılacak. Özal gidince ANAP nasıl bittiyse Recep gidince de AKEPE bitecek, ve iddia ediyorum bu seçimlerden sonra Recep çok BÜYÜK bir ihtimalle siyasetten ve Türkiye topraklarından ÇEKİLECEK.. Korunacağının garantisini herhalde almıştır. Almadıysa aklına şaşarım..

AKEPE bu kadar kötü mü?

Daha bile kötü. Bu işin aslı asıl seçimlerden sonra yeni bir hükümet başa geldiğinde ortaya dökülecek. Bakınız şimidiye kadar sayılanlar siyasi ve rejim konulardı. Asıl büyük REZALET ekonomide.. Asıl amansız vurgun EKONOMİDE..

Sağlık reformu ellerinde patladı.. Devlet içi boş, altyapısı olmayan bu uygulamaların altından kalkamadı. Bütçe açığı gerildikçe gerildi. Suni bir pembe tablo yaratıldı. Hastanelere ve ilaçlara artan miktarda para ödeme dönemi başlıyor. Bu açığı yine vatandaş kendi cebinden kapatmaya çalışcak ama bizde bişey kalmadı nasıl alacaklar o parayı?

Özelleştirme ellerinde patladı. Halk yararı gözetilmeden yapılan ŞAİBELİ özelleştirmeler yüzünden devlet zarar eder durumda, çalışanlar madur ve bunu Araştıran Meclis Komisyonu'nun iddiaları hasır altı edildi, ihbarları ve soruları bir türlü gündeme alınmıyor. Satılan Devlet malları ya çok ucuza gidiyor ya da ödemeler kanuna aykırı biçimde öteleniyor-indirim yapılıyor.. Sırf bu ÖZELLEŞTİRME başlığı tek başına birilerini bir daha çıkmamak üzere deliğe sokacak..

Vergi işini de beceremediler. Pırlantadan ve altından, LÜKS mallardan VERGİ ALINMIYOR ama ekmek ve peynirden alınıyor. Daha var mı bundan ötesini söylemeye.. Vergi zamları yolda. 2010 anamızı ağlatacak, ANAMIZI alıp bu diyarlardan gitmeye itiliyoruz..

Sınırda bir mayın meselesi patlattılar.. Arazileri 40 yıllığına bir yabancı şirkete vereceklermiş.. Çiftçi ölmüş bitmiş bunlar İsrail'e tarım arazisi hibe ediyor 40 yıllığına. OHA!

En son icatları marketlerde ilaç satışı.. O Marketler kimin biliyo musunuz? AKEPE'ye seçim yardımı yapan AB'li şirketlerin ve AKEPELİ yandaş sermayenin şirketleri. İnanmayan bir iki araştırsın, çok gizli değil yahu, adamlar ülkeyi göz göre göre yiyor, satıyor.. Öbür tarafta Eczacıya Recebe başkaldırdı diye ceza keserken bu tarafta da dostlarını kayırıyo.. Bi taşta iki kuş, yavrum benim..

Elektrik ve Gaza son bir yılda yapılan ACCCAAAYİP ZAM konusunu duymadıysanız ya tuzunuz kuru ya da başka bir gezegenden akraba ziyaretine geldiniz. Kira, elektrik, su, gaz derken maaş, Bitttiiii.. Başbakan gribe karşı her sabah ballı süt falan bişeyler için diyor.. Ben vekiller gibi 9000 lira maaş almıyorum, karnım yarı aç geziyorum bu kalkmış bana gribe karşı ballı reçete öneriyo.. YUH.

Kriz teğet geçmiş. Belki recebin gemiciği için teğet geçmiş olabilir ama çarşıda hergün bir sürü dükkan kepenk indiriyor. Piyasadaki patlak çek ve senetlerden ya da milletin KREDİ KARTI borçlarından haberi var mı? Sen hangi Türkiye'nin BaşBakanısın?

AKEPE vatandaşı hiç umursamıyor. Yeşil renkten başkasını giyenleri tınlamıyorlar. Yeşil giyenler içinde bile eğer yakın çemberlerinde değilseniz sadece KÖLE olarak önünüze atılan artıklarla yetinmek zorundasınız. Muhaliflerin, başka türlü düşünenlerin ne kadar şansı olabilir varın siz hesaplayın..

Herkes yaklaşan seçimlerle birlikte bişeyleri hesaplıyor. AKEPE'nin iplerini tutanlar da hesaplıyor. Şimdiden AKEPE'ye alternatif- YEDEK partiyi hazırladılar bile. TEXAS'ın ünlü SARI Güllerinden bir demeti YEDEK parti binasının açılışına kondurmuşlar bile.. Bu partilerin ilk kuruluşlarında nasıl bu kadar parası olabiliyor ve Trilyonluk binaları alabiliyolar hayret ediyorum.. Bunun hukuki denetimini yapan devlet kurumlarını seçim öncesinde göreve çağırıyorum.. Nerden geliyo bu değirmenin suyu? Efemm? Misisipi nehri mi? Çok uzak değil mi?

AKEPE artık sadece gerilim pompalayarak karşısında DÜŞMAN olarak gördüğü Devlet'in ordusunu kışkırtarak seçime kadar geçecek süreden medet umuyor.

Erken seçim istiyorum. Hükümetin istifasını istiyorum.

Kimilerinin tuzu kurudur biliyorum. Kim başa geçerse geçsin birileri hep rahat. Birilerinin işleri hep tıkırında. Onlar rahatını bozmaz, kendi hayatları toz pembe olduğundan sesleri çıkmaz hatta ŞAKŞAK yaparlar.. Sanatçısından işadamına hepinize bu sözüm, midem adınızı anmayı kaldırmıyor..

Kendi dalgası dümeni yerinde olanlar için konuşmuyorum, sokaktakiler için konuşuyorum.. Bu ülkenin vergisinin %90'ını ödediği halde hala yoksulluk ve açlık sınırlarında yaşayanlar için konuşuyorum.. Kemerlerde delinecek delik kalmadı. Cep delik cepken delik. Bir de bunun üzerine iş sonunda kala kala onura dayandı. Fakir ama onurluyuz diyorduk ya hani eski Türk filmlerinde.. İşte gele gele o noktaya geldik.

Bu iş artık bir onur meselesi. AKEPE çok ileri gitti. Ben buna 2011 seçimlerine kadar katlanmak zorunda değilim. Buna katlanmak istemiyorum. Işıltılı saraylarınızdan başınızı çıkarıp bir bakın sokaklara.. Gece karanlık, gece soğuk.. Gecenin içinde sesler var.. Sesleri dinleyin. Artık yeter diyor.

Sokaklarda bir dalga sessizce büyüyüp kabarıyor. Bunu daha ne kadar görmezden gelebileceğinizi sanıyorsunuz? Bu kabaran denizi daha ne kadar inkar edeceksiniz? Bu öfkeyi ve bu sessiz haykırışı inkar ederek durdurabileceğinizi mi sanıyosunuz? Bu tepkiyi polisinizle, ordunuzla bastırabileceğinizi mi umuyorsunuz? Sabır taştı. Uyanın uykunuzdan.

“Bu halk seçim için 2011'e kadar bekler, ben tırmandırmaya devam ediyim” diyorsanız gerçekten aklınıza şaşarım. Bu sokakları belki kış gecesinin serinliğinde sakin görüyorsunuz ama önümüzde yaz güneşi geliyor. Bu iktidar önümüzdeki yaza kadar dayanabilirse kendini şanslı saysın.

İşler iyice kontrolden çıkmadan, halkı iyice bezdirip kendinizden iğrendirmeden İSTİFA EDİN.

Seçim İstiyoruz. Bu hükümetin bu ülkeye verebileceği hiç birşey kalmadı. İktidarda durdukları her saat sadece halk içindeki huzursuzluğu körükleyip öfkeyi kabartıyorlar.

Adam gibi bir hükümet istiyorum. Huzur istiyorum. Aş istiyorum. Yarın ne yiyecem derdi olmadan bir gün yastığa başımı koymak ve sabah “bugün ne krizi-ne açılımı patlayacak” diye endişe olmaksızın uyanmak istiyorum. Soyulmadan, aptal ve köle yerine koyulmadan insanca yaşamak istiyorum.

Biliyorum, bu hükümet istifa edince bir anda cennet yeryüzüne inmeyecek. Ama bu hükümet başta olduğu sürece de umut olmayacak.

Artık biraz umuda ihtiyacımız var. Yeni bir sayfa açmaya ülke olarak ihtiyacımız var. Halk bunu istiyor. Önümüze set çekmeyin, açın önümüzü. Yeni bir Türkiye istiyoruz, bi şans istiyoruz, SEÇİM istiyoruz. Hükümet, İSTİFA ET.

Sokakların sesine geç kalmadan kulak verin. “İktidarda durduğumuz hergün kardır” zihniyeti ile bu yolda daha fazla yürümeyin. Zamanı geldiğinde siz de şapkanızı, ceketinizi alıp gitmeyi bilin.

Zamanı GELDİ.

Artık YETER!

HÜKÜMET İSTİFA ET!

17 Aralık 2009 Perşembe

Stargate Universe Fiyaskosu..

Stargate filmini çok sevmiştim.. Hani şu ilk film.. Ra'yı sonunda patlattıkları film.. (http://www.gateworld.net/)

Sonra Stargate SG-1 isminde dizisi başladı. Dizi de çok iyiydi. 10 sezon oynadı. Sonra 2 filmi yapıldı ve bu dizi sonlandı. Uzun uzadıya konuşabilirim bu konuda ama başka zaman..

SG-1'in yanında onun 7-8. sezonu gibi Stargate Atlantis dizisi de yayına girdi. Stargate ailesi iki koldan ilerlemeye başladı.

Neyse efenim uzun lafın kısası Atlantis de 5. sezon'un sonunda bitirildi ve yeni bir dizi duyuruldu.. Stargate Universe..

SG-1'in gidişine üzülmüştüm.. Ama yerine gelen Atlantis vardı. Atlantis de çok iyiydi. Tamam dedim.

Atlantis artık filmler ile devam edecek-diziyi sonlandırdık dedi yapımcılar. Haydaaaa! dedim. İyi haber değildi bu..Yerine Stargate Universe diye bişey yapıyoruz onu yayınlayacaz dediler.. İyi öyle olsun bakalım ama Atlantis'in gidişi iyi olmadı dedim..

Şimdiye kadar Universe 7-8 bölüm filan yayınlandı. Sabrettim. Fikrimi söyleyecektim sustum-belki düzelir dedim ama yok-gidişi gidiş değil..

Evet-ne yazık ki Stargate efsanesi Universe ile patladı. Ben bu kadar sıkıcı bir Stargate görmedim. Universe aslında Galactica'ya benzemiş.. Ama onun bile kötüleştiği 2. sezon sonları ve sonrası dönemi kendine rehber almış gibi..

Stargate benim için her zaman yeni yerler görmek-yeni ırklarla tanışmak ve onlarla düşman olup onları yenmek demek.. Şakayla karışık söylediğim bu şey: Keşfet-eğlen-gül-macera yaşa-heyecan yaşa-kazan-iyiler kazansın-dostluk kazansın manasında bişey..

Ne yazıkki Universe fazlasıyla YAVAŞ ve çok sıkıcı. Soğuk.. Komik değil. Eğlenceli değil. Hareket yok. Karanlık ve iç karartıcı.. SG-1'deki O'Neil ve Carter sevdasını bilenler bilir.. Elleri ellerine değmeyen bir sevda öyle bir imkansız aşk vardır aralarında.. Bu dizide daha ilk bölümlerden kimin kiminle yattığı belli değil..

Oyuncular iyi-yola çıkış fikri ana hikaye iyi. Sorun ne? Sorun bu hikayenin işlenişinin Galaktika gibi karanlık-KARANLIK olması. Stargate evreninde karanlık anlar olsa bile bu evren hep egzotik ışıkların ışıldadığı bir evren olmuştur benim ve milyonların gözünde.. Eğlence-gülmece-hareket-iyilerin kazanması-dost kahkahalar-sıcak bir dizi.. SICAK.. Kısacası bu Stargate Universe SG-1 ve Atlantis'in eline su dökemez. Onlarla yarışamaz. Yanlarına yaklaşamaz. Şimdiye kadar takip ettim ama bu kadar. Ben artık stop diyorum. Atlantis ve SG-1 filmlerini bekleyeceğim.. Universe benim için bitmiştir.

Ufuklar: Kırmızı Bölge-18

Kırmızı Bölge-18 son yazdığım Ufuklar öyküsü.

http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=83111 bu öyküyü okuyabileceğiniz İzedebiyat sitesi linki.

Öykü dünyadaki yeni yaşama ve Kovanlı geleceğe dair ipuçları veriyor. Fantastik ve Bilimkurgu yazılarımda dünya kurmak ve aksiyon en çok hoşuma giden şeyler. Fantazi ve Bilim Kurgu türü bu "yeni bir dünya kurmak" işini en çok yapan iki edebiyat türü.

Çoğu zaman özellikle "Bilim Kurgu" acımasızca eleştirilir: Dünyayı anlatmaya çok fazla zaman ayırdığı için.. Kusura bakmasınlar ama okuyucuya olayların geçtiği sahneyi çizmeden karanlıkta hikayeler anlatmak da pek iyi bir anlatım yöntemi değil.. Dekoru-kostümü olmadan ne ölçüde bir film ya da tiyatro sergileyebilirsin? Yeni bir dünyada geçen öykülerde o dünyaya dair en azından ana hatlara dair ipucu vermek gereklidir. Bu benim inancım..

5 Aralık 2009 Cumartesi

Bir Phill Collins şarkısı.



Sting'in de vokallerde eşlik ettiği bu şarkıyı ben çok geç keşfettim. Aslında Phill Collins sever birisi olarak kendime şaştım.

Cold Case dizisinin bir bölümünde bu şarkı kullanıldığında ilk kez duymuştum. Birden "Phill Baba!! Bu yeni mi yahu!" diye mırıldandım. Gerçekten müziği ve sözleriyle çok etkileyici bir şarkıydı. Phill Collins gibi etkileyici bir sesten dinlemek de ayrı bir güzellik. Duygusal şarkılara sesiyle ayrı bir can verir Phill..

Müzik eskidenmiş. Ne varsa eskilerde var. Yenilerden dişe dokunur eserler gelişi çok nadir.

Dinleyin, kulağınızın pası silinsin.

Şarkı sözleri aşağıda. İngilizce. Kısaca şarkının ne anlattığını da dilim döndüğünce yazacağım.

Bu şarkı, iki SANATÇInın;Bob Geldof ve Midge Ure'nin Etyopya'daki açlık sorununa dikkat çekip yardım toplamak için düzenlediği LIVE AID 1985( http://en.wikipedia.org/wiki/Live_Aid ) organizasyonunda da Sting ile beraber seslendirilmişti(Ben Miami Vice görüntüleri ile hazırlanmış videoyu buraya ekledim. Konser videosunun linki de burada- http://www.dailymotion.com/video/x5ix0w_sting-phil-collins-long-long-way-to_music

***

Ben burda oturmuş neler söyleyeceğimi düşünürken orada bir yerlerde birisi yerde yaralı yatıyor. Bana öyle geliyor ki daha gidecek çok çok uzun bir yolumuz var. Ben bugün görmek istediğim herşeyi gördüm.

Ben burda sizi bir şekilde harekete geçirmeye çalışırken dışarda bir yerde birisinin oğlu bir çukurda ölü yatıyor. Bana öyle geliyor ki daha gidecek çok çok uzun bir yolumuz var. Ama ben daha fazla katlanamıyorum.

İstersen kapat, istersen çevir gitsin. Kapat gitsin. Ya da başını başka tarafa çevir.

Biz burda oturup konuşurken ve konuşurken ve biraz daha konuşurken, birisinin çok sevgilisinin kalbi bir yerlerdeki bir sokakta atmayı bırakıyor. Bana öyle geliyor ki daha gidecek çok çok uzun bir yolumuz var. Ben bugün duymak istediğim herşeyi duydum.

İstersen kapat, istersen çevir gitsin. Kapat gitsin. Ya da başını başka tarafa çevir.

Çevir gitsin.
Kapat gitsin.

***

While I sit here trying to think of things to say
Someone lies bleeding in a field somewhere
So it would seem we've still got a long long way to go
I've seen all I wanna see today

While I sit here trying to move you anyway I can
Someone's son lies dead in a gutter somewhere
And it would seem that we've got a long long way to go
But I can't take it anymore

Turn it off if you want to
Switch it off it will go away
Turn it off if you want to
Switch it off or look away

While I sit and we talk and talk and we talk some more
Someone's loved one's heart stops beating in a street somewhere
So it would seem we've still got a long long way to go, I know
I've heard all I wanna hear today

Turn it off if you want to {turn it off if you want to}
Switch it off it will go away {switch it off it will go away}
Turn it off if you want to {turn it off if you want to}
Switch it off or look away {switch it off or look away}

Switch it off
Turn it off


http://www.dailymotion.com/video/x5yo0t_miami-vicelong-way-to-gosting-phill_music

27 Kasım 2009 Cuma

Kurban Bayramı(!!)

Bugün Kurban Bayramının birinci günü.

Efendim kimsenin bayramını kutlayacak havada değilim. Şu anda insanlığımdan tiksiniyorum.

Az önce haberlerde Şanlıurfa'da kaçan bir boğayı gördüm. Gördüğüm şeyi siz de görseniz-gördüyseniz beni anlayacaksınız.

Haberde yine kaçan bir boğa vardı. Her sene birkaç boğa kaçar. Bu boğaların nasıl kaçtığına her sene şaşmışımdır. İşi bilen bir kasabın eline teslim edilen bir hayvan kaçamaz. Şipşak bu iş biter; ne hayvan öyle uzun uzun ızdırap çeker ne de kaçamaı gibi rezillikler yaşanır.

Bu Şanlıurfa olayı rezillik noktasında işe başlayıp zalimlik ve canavarlık noktasında son buldu. İnanın televizyon başında ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Ağzıma gelen bildiğim ne kadar küfür varsa saydım. Bu kadar küfür bildiğime ben de yanımdakiler de şaştık. Bildiğim küfürlerin ve beddualrın yetmediği yerde ayaküstü yenilerini icad ettim. En sonunda haber bitti de yavaştan kendime gelmeye başladım..

Boğa kaçmış.. Boğanın peşinde şehir turu atmışlar.. buraya kadar normal bir Kurban Bayramı rezilliği haberi.. Ondan sonra işin CANAVARLIK kısmı başlıyor. Kendine kasap mı diyor ne diyor canavarın bir biraz sakinleşip durulan hayvanın arkasında yaklaşıp hayvanın arka bacaklarına bıçakla birer kesik vuruyor. Hayvan acıyla, can havliyle kendini ileri atıp uzaklaşmaya çalışıyor ama arka ayaklarının bağları kesilmiş.. Ayakları kırılmış.. Acı içinde bağırarak kendini oraya buraya vuruyor..

Bu kendine kasap diyen ........ ......, ....... ....... canavarı da çevreden tepki gösteren vatandaşların üzerine yürüyor. Onun kadar ona çanak tutan hayvan sahileri de suçlu. Ben bir ceza alacaklarını sanmıyorum.. Yani resmi bir ceza alacaklarını sanmıyorum. Ama bunun öbür dünyada hesabını veremezler. Hayvanlara bu denli eziyeti hak görenlerin tek adresi cehennemin kızgın fırınlarıdır. Ben insanlığımdan utandım hala da utanıyorum. Hala ağzıma gelen küfürü hatırladıkça sayıyorum. Bu kestikleri hayvan KURBAN filan değildir. İbadetten saymasınlar hiç bunu. Kendilerini kandırmasınlar.

Bunun adı vahşet demiyorum. Hayvanlar vahşidir ve bu onların doğasıdır-vahşilik suç değildir. Bunun adı CANAVARLIK. Bu suç. BU SUÇ. Benim gözümde bir hayvana bu denli acıyı bu denli umursamazca çektiren bir insan insan değildir. Bu YARATIK yarın bir insana da aynı eziyeti çektirmekte bir gram tereddüt duymaz. Biliyorum, gördüm; hayvanlara böyle acımasız davrananların içinden tek bir adam gibi adam görmedim. Hepsi CANAVAR. Hala dumanım başımda tütüyor. Bak yine bir küfür krizi geldi.

Resmi kesim yerlerinde bile zavallı hayvanların ayağına ip geçirilip traktör kepçeleri ile ayaklarından havada sallandırılıp kesildiğini gördüm. Sizi bilmem ama ben her sene bu Kurban olayından daha fazla soğuyorum. Dini boyutu bir yana, et bir ihtiyaç ve et yenecekse hayvanlar KESİLECEK, bu tamam. Ama her işin bir yöntemi var. Basit bir iki önlemle bu işi medenice halletmek mümkünken her sene katliam havasında geçen bir bayramı KUTLUYORUZ.. Nasıl KUTLAMAKSA..

Zalimlik sadece insanlara karşı yapılmaz. Hayvanlara bu kadar rezilce, bu kadar canavarca davranan bir topluma dönüşmemiz; Devletin ne insanları, ne hayvanları ne de doğayı korumaktan bi haber olması son derece korkunç.

Hala o sahne gözlerimin önünde. ........ ...... seni öyle kesmeli. Sen de kendine insan mı diyosun ..... ...... ! ..... ....... ........ , ........ ...... , ........... .........!

İyilerin zincire vurulduğu bir ülkede zebaniler sokaklarda kol gezer..

Türkiye'nin Sorunları

Bu aralar dikkatimi çekti. Türkiye'nin sorunları nedir, nasıl çözülür diye bir düşündüm. Hep yuvarlak laflar edilir, çözecez, edecez, sorunlarımız var, bunlar önemli diye atılır tutulur.. Ama bir türlü adam gibi kimse kalkıp sorunlar bunlar bunlar diye açık açık dile getirmez ya da bu sorunu işte tam da şunu böyle yaparak şöyle çözecez diyemez-demez.

Türkiye sorunlar içinde yüzen bir ülke. Bir dokun bin ah işit. Belki de bu kadar çok sorunumuz olduğundan bir türlü aklımızı başımıza alıp doğru dürüst bir isim koyamıyor ve bunları düşünemiyoruz.. Başımız öyle sıkışmış ki gözümüz burnumuuzun ucunu göremez hale gewlmiş.

Bi liste yapayım dedim ve işe bir google araması ile başladım.. BAKANLIKLARın listesini aradım. Bir sürü bakanlık ve başkanlık, büro, masa falan filan listesi ile karşılaştım.. Bu Bakanlık ve diğerlerinin listesine bakarken yine bir Google araması ile Türkiye'nin en önemli-büyük sorunlarına dair bir liste bakındım.. sonra elimdekilere bir göz atıp bir öncelik sıralaması ile kendi listem için bunlardan faydalandım.

Bu aşağıdaki liste ve öneriler-yorumlar henüz bitmiş durumda değildir ama bu haliyle bile okuyana birşeyler ifade edecektir. Kazayla bir Bakan filan olursanız bu listeden faydalanın.

Kaba bir öncelik sıralamasıyla işte Türkiye'nin en önemli sorunları:

*Dokunulmazlık ve Yozlaşma-Yolsuzluk. Milletvekili dokunulmazlığının kürsü haricinde tamamen kaldırılması ve Yozlaşmışlığın-Yolsuzluğun devlet mekanizmalarından temizlenmesi. Devlet bünyesinde yapılan yolsuzluğun büyüklüğü ölçüsünde cezasının da katlanarak artması-zaman aşımına tabi olmaması yönünde kanunların yapılması. Devlet görevlilerinin yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma, yakınlarına ve başkalarına menfaat sağlamak adına yetkilerini kötüye kullanmada hafifletilemez ve aftan muaf ağır hapis cezalarının yasalaştırılması. Rüşvetin özellikle DEVLET görevlileri ve politikacılar için çok çok ağır cezaları olan korkunç bir suç olarak ele alınması. Devleti soymanın caydırıcılığının katlanarak arttırılması.

*İşsizlik ve çalışan kesimin içinde bulunduğu zor koşullar. İstihdam yaratıcı sektörlerin Türkiye'ye uygulanabilirliğinin araştırılması ve çözüm projelerinin ön çalışmalarının sektör işveren-işçiler-eğiticiler-akademisyenleri ile tartışılması. Özellikle turizm ve tarım-hayvancılık alanlarında, bilişim ve teknoloji alanında eğitim verecek nitelikli eğitim kurumlarının süratle kurulması, mevcut işsiz nüfusun nitelik ve kabiliyetinin sürekli olarak güncel biçimde takibi ve nüfusun nitelikleri doğrultusunda mevcut açık istihdam alanlarına yönlendirilip eğitilmesi. Çalışan işsizler olarak değerlendirilebilecek düşük maaşlı ve sigortasız çalışanların haklarının kendilerine verilmesi ve maaş-sosyal güvenlik iyileştirilmesinin yapılması için yasal-uygulamalı adımların öncelikle atılması.

*Eğitim sistemi ve eğitimli nüfusun duyarsızlığı. Halkın ülke gündemi ve sorunları ile ilgili konularda doğru bilgi edinmesi için özgür basın-yayın haklarının garantilenmesi ve DOĞRU bilgi akışının muhafaza edilmesi. Eğitim sisteminin silbaştan ele alınması ve 25 yıllık bir Milli Eğitim Planını yapılarak süratle uygulamaya konulması: Üniversite sınavının kaldırılıp yerine eğitim hayatının çeşitli safalarında yapılacak “SAFHA sınavları”nın geçme-kalma notlarının ve karne notlarının değerlendirileceği bir sistemin getirilmesi. Öğrencilerin etkin ve ciddi bir REHBERLİK hizmeti ile yetenek ve eğilimleri doğrultusunda doğru okullara ve eğitim alanlarına yönlendirilmesinin sağlanması.

*Gelir dağılımnda adaletsizlik. Emek sömürüsünün ve fırsatçılığın-zorbalığın önlenmesi. Haklıya hakkının ödenmesi. Asgari yaşam standartlarının çalışanların emeğinin karşılığı olarak tesliminin devlet güvencesinde gerçek değerini bulmasışarttır. Asgari ücret ve temel hakların yükseltilmesi birinci önceliklerden biridir. İşverenlerin daha çok kar etmek adına işçilerinin emeğinden kısması kabul edilemez. Asgari ücret 2009 Kasım ayı itibarı ile herşey çıktıktan sonra 2000 TL'den aşağı olmamalıdır. Maaşlar arasındaki geniş uçurumların kapatılması ve insanlar arasında parasal adalet huzurunun oluşturulması.

*Vergilerde adaletsizlik.
Zalimce vergilerin hafifletilmesi ve vergilerde yasal olarak azami limitlerin oluşturulması. Belli oranın üzerinde vergilendirmenin yasaklanması. Vergi kaçakçılığına çok ağır para ve hapis cezaları. Vergi kalemlerinde ciddi bir azaltmaya gidilmesi ve ipe sapa gelmez yüksek vergi oranlarının işçi ve işverenlerin üzerinden kaldırılması.

*Adalet. Hukukun herkese eşit işlemesi ve Türkiye'nin heryerinde aynı işlemesi. Adaletin iktidardan bağımsızlığının sağlanması. Adaletin hızlandırılması ve cezaların adilleştirilip suça göre yeniden düzenlenmesi. Mahkemelerin süratlendirrilmesi için gerekli önlemlerin belirlenmesi ve önlemlerin hayata geçmesi için bir hareket planının oluşturulması.

*Demokratik demokrasi.. Demokrasinin siyasi partilerden ve seçim sisteminden başlayarak inşa edilmesi. Milletvekili seçim sisteminin ve siyasi partiler kanununun SALTANAT hükümlerinin ortadan kaldırılması için devrimsel adımların atılması.

*Karşılıklı saygı. Çoğunluğun Azınlığa, Azınlığın çoğunluğa karşı saygı, sevgi, hoşgörü beslememesi. Birbirimize katlanamıyor oluşumuz. Uyumu ve beraber yaşamayı, paylaşmayı, anlaşmayı bilemiyoruz. Medeni biçimde konuşup asgari bir müşterekte buluşmayı İSTEMİYORUZ. Siyasiler en başta kendileri kavga içinde. Yönetenler ÖRNEK ile yönetmek ve halk içinde gerilimi azaltıp “anlayş ve saygı-dostluk” tohumları ekmelidir. Kaş yaparken göz çıkarılmamalı ve herkesin buluşabileceği bir asgari müşterek çok iyi düşünülerek ve toplumsal huzur gözardı edilmeden bulunmalıdır.

*Bürokrasinin sadeleştirilmesi gereği. Bıktıran, tüketen, sinir hastası eden, komik, gereksiz, salakça evrak ve imza trafiğinin sadeleştirilip elektronik altyapı ile işlemlerin süratlendirilmesi ve sadeleştirilmesi. Vatandaşın ve memurların, işadamlarının önündeki gereksiz evrak engellerinin kaldırılması. Elektronik sistemlerin ve bilgisayar ağının SÖZDE değil günlük hayatta faal olması.

*Dış güçlerce desteklenen siyasetçiler. Bunların ayıklanması ve kanıtları ele geçtiğinde bu kişilerin en ağır biçimde vatana ihanetten ÖLÜM cezası ile yargılanmlarına dair kanun çıkartılması. Dünyanın hiçbir ülkesinde çift vatandaşlıklı bir bakanın bulunduğu hükümetten hayır geldiği görülmemiştir. Partisi yurtdışından mali destek gören bir liderin göbekbağı ülkesini uçurumlardan sürükleyecek kadar tehlikelidir.

*İrtica. Hala Türkiye şeyhler ve imamlar, hocalar tarafından yönetilsin isteyenler ile son derece etkin biçimde mücadele şarttır. Kadrolaşmanın engellenmesi için ağır yaptırımlara sahip koruyucu yasal düzenlemelerin yapılması. İrticaya davetiye çıkartan, kadrolşamaya çanak tutan yasaların değiştirilmesi ve kurumlarda görev alacak personellerin görev alma şart ve niteliklerini-şekillerini düzenleyen çağdaş ve hukuka dayalı bir sistemin oturutulması. Kişilerin değil yasaların Devletin bekçisi olması yasaların güçlendirilip bütün açıklarının kapatılması.

*PKK sorunu. PKK'ya destek sağlayan Uyuşturucu trafiğnin ve kaçakçılık işlerinin sıkı bir biçimde yakın takip ile yok edilmesi. Destekçi ülkelerin-güçlerin desteklerinin kesilmesi için karşı hareketlere ağırlık ve yoğunluk verilmesi. Destek yollarının izlenmesi-kesilmesi-imhası. Askeri olarak sınır bölgelerinde kuş uçmaz bir gözlem ağının MİLLİ bir biçimde 7 gün/24 saat esası ile havadan-uzaydan en kısa sürede oturtularak KUŞ UÇURTULMAMASI. Gördüğün şeyi vurabilirsin. Kuzey Irak'ta savunma amaçlı istihbarata ağırlık verilmesi ve DOSTLAR edinmek kaydıyla gerektiğinde nokta operasyonların sessizce ve karanlıkta yapılabilmesi. PKK'nın iletişim ve istihbarat-bağlantı trafiğinin dökümlenip karşı harekat için bu bilgilerin kullanılması. Orduya “VUR” emrinin verilmesi ve gerekli gördüğü bütün her hareketinin sonuna kadar hükümetçe-devletce desteklenmesi.

*Trafikte kuralsızlık ve cezaların yetersizliği, sistemin yozlaşmışlığı. Can kayıplı kazaların yüksek oranı.. Yasaların düzenlenmesiyle cezaların ağırlaştırılması ve Trafik Polislerinin denetimleri geniş çapta yaygınca yapabilmesi için personel koşullarının iyileştirilmesi. Caydırıcılık trafikte esastır. Ağır bir ceza yiyeceğini bilen bir sürücü riski göze almadan önce 99 kere düşünür.

*Uyuşturucu. Uyuşturucu yaşının liselerin aşağısına kaymaya başlaması bir ikaz işaretidir. Esrar sigaraları son yıllarda ciddi biçimde yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle sınırlardaki köpekli birimlerin sayılarının arttırılıp çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve istihbarat bütçesinin arttırılarak Narkotik birimlere daha yoğun bilgi akışı sağlanması. En küçük ilçeye kadar polislerin her bölgede ciddi bir istihbarat toplama ve operasyon faaliyetine girmesi desteklenmelidir.

*Enerjide sorunlar.. Enerji alanında bağımsızlık ve “Güneş enerjisi” başta bütün yeşil enerjilere tam desteğin sağlanması. Ülkenin dışarıdan enerji alımının %80'den %8'e indirilmesi İLK aşama önceliğidir. Tam bağımsızlık ve enerji satışı ikinci önceliktir. Özellikle GÜNEŞ potansiyeli ÇOK yüksek bir ülke olan Türkiye'de GÜNEŞ enerjisi sistemlerinin önündeki yasal, bürokratik ve vergisel engellerin süratle ortadan kaldırılması.

*Su ve tarım projeleri ile Toprak Reformu-hayvancılık projeleri. Yerli tohum geliştirme projeleri ve dışarıya bağımlılığın asgariye indirilmesi. Yerli ürünlerin korunması ve geliştirilmesi. Çiftçinin ürünlerinin pazar bulmasının önündeki engel ve odakların tespiti-ortadan kaldırılması. Tarımda ve Hayvancılıkta üreticinin emeğinin karşığını alabilmesi için sıkı bir denetimin kurulması ve emeğin devletçe korunması günümüzde Türkiye şartlarında devletin en öncelikli bir görevidir.

*Sağlık ve Sosyal Güvenlik Sistemi; Emekliler, eve hanımları,dullar, gaziler, şehit yakınları, çocuklar ve işsizlerin sağlık ve sosyal güvenlik sorunları. Maaş durumları ve prim ödemelerine, kesintilere, yaş durumlarına dair düzenleme ve iyileştirmeler. Hastanelerin şifa evleri haline getirilmesi için çalışmalar. Maaşların yükseltilmesi ve kesintilerin diplere çekilmesi. En düşük aylıkların 1800 TL seviyesine yükseltilmesi.

*Ermeni sorunu. Ermenistan ile ilişkilerde Azerbaycan ile yakın ilişkiler birinci öncelik olarak gözetilmek kaydıyla ve sözde soykırım iddialarının seslendirilmemesi şartıyla yeni yolların kurulması. Çok canımızı sıkarlarsa diplomatik ve ekonomik ve siyasi bütün ilişkilerin süresiz dondurulması.

*Yunanistan ve Ege meseleleri. Ege'deki komşu ile iyi ilişkilerin ticaret ve turizm alanında özellikle olmak üzere süratle kurulması ve ortak menfaatlerin korunması için girişken biçimde çalışılması. Ortak projelerin geliştirilmesi ve süratle bu projelerin hayata geçirilmesi.

*Kıbrıs sorunu. Bir daha bize Barış Harekatı yaptırtılmaması için gerekli önlemlerin alınması, Kuzey Kıbrıs'ın altın yumurtlayan bir tavuğa dönüşüp ekonomik bir güç haline gelmesi için çok ciddi adımların beraberce atılması. Kuzey Kıbrıs'ın özellikle turizmve bilişim sektörlerinde süratle gelişimi için ortak projelerin üretim ve gerçekleştirilmesi.

*AB meselesi. AB sevdasından vazgeçilmesi ve AB ile ülkemiz menfaatine ilişkileri muhafaza ederken asıl ağırlığın Afrika, Rusya, Çin, Asya gibi daha büyük ve yükselmekte olan pazarlara kaydırılması. AB maceramızı takip eden her gözü açık ve vatansever kişi AB dayatması ile yapılan yasa ve düzenlemelerin büyük bölümünün kapitülasyonlara denk olduğunu ya da ülkemizi esir aldığını söyleyecektir. AB ne yazık ki iddia edildiği gibi bir medeniler topluluğu değil bir sömürgeciler ittifakıdır. Kökü sömürücü bir cemiyet olan Avrupa Kömür Birliğine gider ve AB de zaten Haçlı zihniyeti ile her akşam haberlerde boy göstermektedir. Salaklığın alemi yok. Uyanmak lazım.




Meraklısına işte Bakanlıkların listesi ve diğerleri. Bir göz atın bakalım hangi bakanlık başlığında siz daha ne gibi sorunlar ve çözümler bulacaksınız.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:T%C3%BCrkiye_Cumhuriyeti_Bakanl%C4%B1klar%C4%B1



Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı - İstihdam, çalışma hayatının düzenlenmesi ve sosyal güvenlik hizmetlerini yerine getirmek üzere kurulmuştur.



Çevre ve Orman Bakanlığı - Birimler, mevzuat, müdürlükler.



Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı - Tarihçe, bakanlığa bağlı kuruluşlar, özelleştirme ile ilgili bilgiler, doğal gaz çalışmaları, genel enerji durumu.



Kültür Bakanlığı - Bakanlık ile ilgili genel bilgiler, Devlet Opera ve Baleleri, Devlet Tiyatroları, İl il Türkiye, ülkemizin sanatsal geçmişi.



Milli Eğitim Bakanlığı - Genel duyurular ve bakanlık ile ilgili bilgiler.



Milli Savunma Bakanlığı - Bakanlık ile ilgili bilgiler, ihale duyuruları, yasaklı firmalar listeleri, AQAP kalite belgesi alan şirketlerin listesi ve başvuru ile ilgili bilgiler.



Sağlık Bakanlığı - Sağlık bilgileri, istatistikler, ilaç fiyatları, ihaleler.



Sanayi ve Ticaret Bakanlığı - Bakanlık birimleri ve hizmetleri, duyurular, Türkiye ile ilgili ekonomik göstergeler.



Tarım ve Köy işleri Bakanlığı - Haberler, tarım bilgileri, istatistikler, projeler, araştırmalar, yayınlar, ve de mevzuat.



T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı - Organizasyon Şeması, bağlı kuruluşlar ve ilgili kuruluşlar hakkında bilgiler.



Turizm Bakanlığı - Bakanlık ile ilgili bilgiler ve adresler, Türkiye ve Dünya fuar takvimleri, Türkiye'de turizm ile ilgili bilgiler, il ve konaklama rehberleri.



Ulaştırma Bakanlığı - Bağlı birimler ve kuruluşlar, Devlet Demiryolları, Hava Meydanları İşletmesi, PTT, Türk Telekom, çeşitli duyurular.



Adalet Bakanlığı - Bakanlığın görevleri, istatistikler, hukuk programları, genelgeler, birimler.



Adli Sicil - T.C. Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü Sayfaları; suçlar ve sicil konusunda istatiksel bilgileri bulabilirsiniz.



Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü - Cezaevleri ile ilgili faaliyetler, haberler, istatistikler ve genelgeler, müdürlüğün birimleri.



Başbakanlık - Bakanlar Kurulu listesi, Başbakanlık görev dağılımı, basın toplantıları ile ilgili bilgiler, mevzuat, teşkilat, genelge ve kanunlar.



Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı - Aile eğitimi ve madde bağımlılığı hakkında bilgi alabilirsiniz.



Atatürk Araştırma Merkezi - Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini, Atatürkçü düşünceyi, Atatürk inkılaplarını aydınlatacak, değerlendirecek bilimsel araştırmalar yapan kurumun organizasyon yapısı kütüphanesi ve araştırmaları hakkında bilgi alabilirsiniz.



Avrupa Birliği İletişim Platformu (euturkey) - Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nce hazırlanan sitede Avrupa Birliği ile ilgili detaylı bilgiler, Türkiye - AB ilişkileri, ulusal program, AB takvimi ve TAIEX hakkında bilgiler ve güncel haberler bulabilir, forumda fikirlerinizi paylaşabilirsiniz.



Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü - Türkiye'deki basın ve yayın kuruluşları üzerine bilgi, dış basında Türkiye haberleri, basın özetleri.



Başbakanlık Yönetim Bilişim Sistemi Merkezi - Kamuya erişim bilgileri, çeşitli devlet veritabanları, ulusal bilgi sistemi ile ilgili bilgiler, sakıncalı siteler listesi.



Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü - Kurumun ürettiği hatıra para ve madalyonlar, tedavüldeki paralar, paranın tarihçesi, mağaza, müze ve web sergisi.



Denizcilik Müsteşarlığı - Denizcilikle ilgili kanun, yönetmelik ve tüzükler, kurum ve limanlarımız hakkında bilgiler yer alıyor.



Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü - Kurum hakkında genel bilgiler, daire başkanlıkları, yayınlar, arşiv araştırma izni hakkında bilgiler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi arşivleri ve fotoğraf galerisi.



Devlet Planlama Teşkilatı - Ekonomik göstergeler, çeşitli ekonomik ve sosyal çalışmalar ile ilgili araştırma raporları ve haberler.



Dış Ticaret Müsteşarlığı - Dış ticaret mevzuatı, duyurular, Türk İhracatçılar Rehberi ve ilgili linkler.



Diyanet İşleri Başkanlığı - İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek amacıyla kurulmuş olan kurumun sayfasında dini bilgiler ve kurum çalışmaları hakkında bilgiler bulunuyor.



Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi - GAP projesi üzerine bilgiler, gelişmeler, duyurular, haritalar, fotoğraflar ve sıkça sorulan sorular. Ayrıca kuruluş hakkında da bilgiler bulunmakta.



Hazine Müsteşarlığı - Hazine ile ilgili istatistikler, araştırma raporları ve makaleler. Enflasyonla mücadele programı, IMF ve Dünya Bankası çalışmaları üzerine bilgiler.



Özelleştirme İdaresi Başkanlığı - 1985 - 2002 yılları arası yapılan uygulamalar, özelleşecek kuruluşlar, özelleştirme programı ve Özel Sosyal Destek Projesi hakkında bilgi ve haberler.



Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu - Kurumun çocuklarla, yaşlılarla, özürlülerle, ailelerle ve doğal afetlerle ilgili hizmetleri ve projeleri, ilgili mevzuat, uluslararası sosyal hizmetler ve gönüllü faaliyetleri.



Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu - Burs duyuruları, Sosyal Riski Azaltma Projesi hakkında bilgiler.



Toplu Konut İdaresi Başkanlığı - Fon uygulamaları ve Dünya Bankası projeleri hakkında bilgiler, değerlendirmeler, yayınlar, tebliğler, duyurular.



Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) - Türkiye'yle tarihi ve kültürel bağları bulunan Orta Asya, Kafkasya, Karadeniz ve Balkan Ülkeleri'ne kalkınmalarında destek vermeyi amaçlayan kurumun projeleri, duyuruları, yayınları.



Emniyet Genel Müdürlüğü - Genel Müdürlüğü'nün tarihçesi, görev alanları, gerekli bilgiler ve kişisel haklar.



İçişleri Bakanlığı - Bakanlık ile ilgili bilgiler, mevzuat, tarihçe, teşkilat, haberler.



İçişleri Bakanlığı Strateji Merkezi Başkanlığı - Birim hakkında bilgiler, araştırma ve yayınlar.



Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı - İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan Başkanlık, narkotik, kara para ve diğer mali suçlar, organize suç ve silah alanlarında etkinlik göstermektedir.



MİGM - Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü.



Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü - T.C. Kimlik numarası sorgulama hizmeti veren resmi site.



Sivil Savunma Genel Müdürlüğü - Sivil savunma önlemleri hakkında bilgiler, ilkyardım bilgileri, yangından korunma, sığınaklar, arama ve kurtarma birimleri.



Gelirler Genel Müdürlüğü - Maliye Bakanlığına bağlı olan Müdürlüğün sitesinde, vergilerle ilgili bilgiler ve duyurular yer almaktadır.



Maliye Bakanlığı - Bakanlık teşkilatı, bakanlığa bağlı çeşitli başkanlıklarla ilgili bilgiler.



Muhasebat Genel Müdürlüğü - Maliye Bakanlığı'na bağlı bulunan kurumun sayfasında, yapısı, mevzuat, devlet muhasebesi hakkında bilgilere ve Kamu Hesapları Bülteni'ne ulaşabilirsiniz.


Bu başlıkta çalışmalar sürüyor-W.I.P

12 Kasım 2009 Perşembe

SARI NEYİN RENGİ?

Sarı renk ile ilgili söylenenler çeşitlidir. Parlaktır. Göz alıcıdır. Canlıdır. Zenginliğin ve ışıltının rengidir. Umut verir. Sarı aynı zamanda geçiciliğin ve ihanetin rengi olarak da bilinir.. Hangi anlamına çekerseniz çekin sarı kayıtsız kalınamayacak bir renktir..

Siyasette de renkler önemli.. Renkler etkili.. Mesela ben siyasetçilerin rengini bilmek isterim.. Benim siyasetçim bayrak kırmızısı ve ay yıldız beyazı olmalı.. Rengi benim ülkem olmalı..

Erken seçim sesleri yatışıp yerini Albayımın tutuklanması tantanası alırken gündemde ilginç gelişmeler de yavaşça yerini alıyor.. Mesela pek dikkatlere gelmedi ama AKEPE iktidarına ilaç olacağı ümid edilen bir Sarı isim kalkıp Abant toplantısında AKEPEyi destekler gibi hareketler yaptı.. Bu Sarıoğlan niye böyle hareketlere girdi rivayetler muhtelif..

Rivayet der ki bu Sarıoğlan gelecek seçimlerde kendi alacağı oy ile AKEPE oyunu hesaplayıp kıyak bir koalisyon ile iktidar olmayı garantilemek istiyor olabilir.. Rivayet diyor ki bu Sarıoğlan aslında öyle Karaoğlan'ın mirasını taşıyacak çapta değil ve Deniz bunu Atatürk'ün partisinden göndermekle çok iyi yaptı..

Rivayetler bitmez.. Rivayet odur Sarıoğlan da emperyalist dediğimiz ABD ile derinden ince ama sağlam bağlarla bağlı.. Birkaç yıl önceki ABD ziyaretini açıklayamamasını orada ABD'den gizlice kurs aldığına bağlayanlar da var ve bunlar boş adamlar değil.. Hatırlayanlar Kemal Derviş fiyaskosunu hatırlar.. Adeta bir kurtarıcı gibi-bir kahraman gibi siyasi krizin ve gerginliğin içine pompalanan Kemal Derviş patlatılmış ve ümitler boşa çıkarılmıştı-bizi AKEPEli günlere itmişti.. Bu Sarıoğlan da Derviş efendinin yürüdüğü adımları hatırlatır bir çizgide ilerliyor. Hatta Kimlerle ilişkileri olduğun-kimlerle gezdiği ve kişilerin bağlantıları kabaca incelendiğinde iplerin ucu bizi ABD'ye ve Küresel sermayeye kadar götürüyor.. Hükümetleri deviren ve Küresel Sermayenin oyuncağı sivil toplum kuruluşları ile dirsek temasını aşıp kolkola girdiği söylentileri dolanıyor..

Dedik ya bunlar rivayet.. Rivayetler bitmiyor.. Diyorlar ki Recep'in vakti doluyor ve yerine geçecek varisi yavaştan ısıtılıp piyasaya sürülmeye başlanıyor..

Partilere saygım var ama liderleri hakkında rahatça atıp tutabilirim.. Mesela Deniz Baykal'la pek hoşlaşmam ama saygım var.. Mesela Bahçeli'yi hatalı-eksik gördüğüm yerler olsa da Bahçeli de gözümdeki temiz adamlardandır-vatanı satmaz. Cindoruk ve takımı da fena değil gibiler mama ben ı-ıh diyorum- artık gençlere yolu açmaları lazım-yolu tıkıyorlar. Osman Paşa bir parti kurdu ama ne kadar oy alır bilemiyorum.. TEK parti AKEPE kalsa ya da "aman dünya yıkılacak bu senin oyun karar oyu" deseler dünyayı feda ederim yine AKEPE'ye oy vermem.. Saadet partisi yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıktı hesabı-benim için AKEPE'den zerre kadar farkı yok.. Aynı suyun aynı hamurun ürünü bunlar.. DTP'yi anmıyorum bile.. Diğerleri de kusura bakmasın onları da bilmiyorum-saymıyorum..

Şimdi bu yukardaki tabloya bakıyorum da aslında benim gelecek seçimde oy vereceğim adam pek yok.. Ama orda bir durun.. Oy verecem.. Bu seçimde oy verecem.. Oy vermeyin dur deyin demiştim ama bu seçimde oy verme yaşındaki her Türk vatandaşına mutlaka oy verin diyorum.. Kime oy vereceğinizi söyleyemem ama OY vereceğiniz adamı lütfen şöyle kabaca bir araştırın.. Neler yapmış? Kimdir-kimlerle gezer-konuşması nasıl-vatandaşa hitabı saygısı nasıl.. Bunlar önemli.. Konuştuğu kadar dinliyor mu? Umursuyor mu? Verdiği sözleri tutmuş mu? Şimdiye kadar iktidar olduysa neyi başarmış-ne değişmiş? Ülkeye bir faydası olmuş mu? Neler yapmayı ve nasıl yapmayı planladığını açık açık anlatabiliyor mu? İktidar olunca şunları kesin yapacam yapamazsam şerefsizim-suratıma tükürün diye kendine güvenle konuşabilir mu?

Sarıoğlanı sona sakladım.. Sarıoğlan hakkında ne düşünüyorum? Ben Çiller-Erbakan hükümeti dönemini de Ecevit ve uçan Anayasa dönemini de gördüm.. Dervişi de gördüm-AKEPE'yi de.. Açıkçası bu aralar yükselen "umudumuz Sarıgül-Başbakan Sarıgül" seslerini de çok-ama ÇOK ihtiyatla karşılıyorum.. Seçime hem az hem de daha çok var ve çok şey değişebilir ama ben bu gülün kokularını pek hoş almıyorum.. Bu gülün kokuları bana Texas'ın ünlü sarı güllerini hatırlatıyor ki ben ABD markalı herşeye karşı şiddetli bir alerji sahibiyim.. Burnunuza gelen kokuları önemseyin. Burun ve koku alma mekanizması insanı tehlikelerden koruyan çok önemli bir unusurdur.

Sonuçta ben yoğurdu üfleye üfleye yiyorum. Bu ülkeyi travmadan travmaya sokan-haşat eden AKEPE dönemi beni yordu, tüketti.. Önümüzdeki dönemde bu burnuma gelen nahoş kokularla bilmediğim yerlerde şansımı denemektense bildiğim "deniz"de boğulma riskini almayı tercih ediyorum.. Kötünün içinde iyisini seçiyorum, siz de vatana millete en hayırlı olacağını düşündüğünüz kararı verin-ama aman ne olur AKEPE demeyin..

4 Kasım 2009 Çarşamba

Kara günler karamsar ruhlar..

Bu aralar pek tadım yok.. İnceden yazıp çiziyorum-not alıyorum.. Okuyorum-seyrediyorum ileride yazmayı düşündüğüm konularda notları biriktiriyorum.

Sıcak bir yazın ardından ülke olarak tatsız bir döneme girdik ve derken mevsim dönümü bindirdi. Açılımdı saçılımdı yok efendim ıslak kuru belgeler derken yaşadığınız ülkenin gidişi ister istemez sizi de etkiliyor. Ne kadar çok vatan millet düşmanı ve ne kadar çok umursamaz besliyormuş bu ülke şaşırdım..

Benim kendi görüşüm var senin kendi görüşün var.. Benim tarafımdan bakılınca ben ülkem adına çok tatsız bir manzara görüyorum.. Hani Gençliğe Hitabe tam da bugünler için yazılmış denecek günler bunlar.. Seçime birşey kalmadı bunların da sonu gelecek diyorum ama seçimlere kadar da hızlarını arttırdılar son bir çabayla bastırıyorlar.. Bir daha seçilemeyeceklerinin çoğu farkında.. Dahası bunları destekleyenler de bunun farkında ve şu son dönemde ortalık tozduman.. Ben sokaklarda açlık ve işsizlik görüyorum bunlar "pkk açılımı".. Yahu bu hükümetin bu ülkeyle uzaktan yakından alakası yok.. Bunlar kimin hükümeti..

Efendim sonuç olarak bu blogdan bu aralar bu kadar balık çıkıyor.. Keşke hayat bayram olsa ve ben elimde kalem durmadan yazıp çizip karalasam..

Olmuyor..

Karamsarlık bugünlere damgasını vurmuş. Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz diyorum ve suçlular en sonunda adalet önüne çıkıp halka yaptıklarının cezasını çeker diye umut ediyorum..

24 Ekim 2009 Cumartesi

Bir Açılım da HALK için olsun mu?

Halk Meclisi Günleri..

Komünist bir kavram gibi ses veriyor ama aldanmayın.. Şimdi açıklayacağım.

Öneriyorum. Her ayın içinde bir gün Halk Meclisi Günü olsun. Bu günde Başbakan ve bütün Bakanlar hazır bulunmak ZORUNDA olsun(hangi babayiğit bu öneriyi kabul eder.. göremiyorum öyle yürek bu siyasetçilerde..).. Burada kendilerine halktan gelen sorulara cevap versinler ve halkın söylediklerini DİNLESİNLER.

Bu nerden çıktı?

Bizde siyasiler seçimden seçime sadece oy istemek için vatandaşın karşısına geçtiğinden vatandaşın yüzünü bir daha 5 yıl görmez.. Vatandaş acından ölmüş mü kalmış mı-derdi ne-ne istiyor-ne düşünüyor bilmezler.. Umursamazlar daha Türkçesi.. Daha seçime çok vardır ne de olsa.. Kim öle kim kala.. Ne de olsa korumalar da kimseyi yaklaştırmıyor.. Oooh.. Keyif gıcır.. Ses yok gürültü yok.. Saray yavrusu konutlar-ekmek elden su gölden gezmeler.. Bir dolu yalaka ve pofpoflayıcı.. Oooh.. Ben olsam ben de yayılırım padişah gibi..

İşte bu yayılmanın önüne geçip bu yönetici tayfasına sürekli hatırlatmak gerek: Orası hizmet mevkii. O koltukta oturasın diye değil o koltuğu hak edecek işler yapasın diye sana oy verildi.. Bunu vatandaşın sürekli hissettirmesi gerek..

Bu hissettirme işi uzaktan olmaz.. Sessizce de olmaz.. Demokrasiler ile ilgili bir deyiş vardır: Demokrasi belki anarşiden sadece bir adım geridedir ama hala çok güzeldir ve anarşi değildir.. Demokrasi budur. Çok seslilik budur. Hoşuna gitmese bile-cidden çok cırtlak olsa da orada diğerlerinin de sesi olacaktır. Protestolar-yürüyüşler-boykotlar-grevler-eleştirinin dozunun zaman zaman kaçması hep demokrasinin parçasıdır.. Demokrasi dikensiz gül bahçesi değildir ama gülü çok güzeldir.. Gül o dikene değer..

Vatandaşın ihtiyaçları bitmez. Şikayeti bitmez. İstekleri ve arzuları bitmez. Muhaliflerin muhalefet edecekleri-bağıracakları şey bitmez. Bunun bilincinde olmak zorundadır politikacı. Bir iktidar eğer bunun bilincinde değilse siyasetçi-politikacı sıfatını taşımayı hak etmiyordur. Bütün dünyada bu böyledir.. Halkın hakkıdır: Hep daha daha daha daha der.. Bunu verebilmek için yarışır-bunu sağlayabilmek için göreve talip olur hükümetler.. Eğer birisi bunu anlayamıyorsa daha siyasetin ilk kuralını bile kavrayamamıştır. Halk doymaz-halk hep ister. Böyle de olması gerekir-normali budur..

Hükümet padişah değildir. Hükümet milletin KULUDUR.. Hükümetler bunu unuttuğu vakit işler sarpa sarmaya başlar.. Ki Türkiye’de uzun yıllardır sarpa sarmanın nedeni budur. Vatandaşın sesi Başbakanlara-Bakanlara-Vekillere ulaşmıyor..

Halk Meclisi konusunu iyice açıyorum..

1. Halk Meclisi her ay noter huzurunda çekiliş ile belirlenen bir İL’de o ilin en büyük spor salonunda-stadında yapılır. Meclis bütün illerde yapılana kadar o il bir daha çekilişe katılamaz.

2. Meclise sorular Internet yoluyla ve SANDIKLAR aracılığıyla ulaştırılır. Meclisten iki hafta önce sorular derlenmeye başlanır ve soru listeleri hazırlanır. En çok sorulan ve en az sorulan sorular hep sorulma sayısı ile bir puan ile işaretlenir.

3. Toplantıya katılımda yegane sınır toplantı alanının oturaklı kapasitesidir. Toplantıya katılım için Vatandaşlık numarası ve kimlik ile bir bilet alınır. Toplantı saatinden yarım saat önce bileti toplantı alanına giriş yapmayan kişinin bileti iptal edilir ve giriş kapılarındaki gişelerde bulunan vatandaşların alması için bilet boşalmış olur.

4. Toplantıya Bakanlar ve Başbakan dışında milletvekili katılamaz. Bu Halk Meclisi Günü. Vekillerin değil ASIL olanın günü.

5. TBMM Başkanı Toplantıyı yönetir.

6. Toplantıya katılan vatandaştan konuşmak için söz isteyenler 3 dakika kürsü hakkına sahiptir ve 3 dakika boyunca kürsüde DOKUNULMAZLIĞA sahiptir. Bu kişiler 3 dakika boyunca o kürsüde milletvekili dokunulmazlık haklarına sahiptir. Kürsüde iken söylediklerinden ve yaptıklarından dolayı kürsüden indikten sonra da sorumlu TUTULAMAZLAR. Vatandaşlara konuşmaları için ayrılan süre SABAH oturumudur ve 12:30’a kadar en azından 2 saatlik kürsü konuşması süresi kullanılmamışsa öğle oturumunda bu süre dolana kadar vatandaşlara söz hakkı verilir. Öğleden sonra sıra Hükümetin cevaplarına geçer.

7. Toplantı sabah 09:00 da başlar. 12:30 öğle yemeği için mola: Meclis lokantası gibi ucuz bir seyyar büfe arabalar gurubu toplantı alanında satış yapar. 13:30 da oturum yeniden açılır. Meclis akşam 18:00 da Elektronik ya da zarflı bir oylama ile kapanır. Oylamada EVET-HAYIR cevabı şu soruya verilir: Hükümetin bugün verdiği cevaplar sizi tatmin etti mi?

8. Başbakan ve Bakanlar kendilerine sorulan soruların listesinden istedikleri sorulara (Her soru için 2-5 dakika konuşma süresi olmak üzere) SÖZLÜ cevap verebilir ama BÜTÜN sorulara o Meclisin sonundaki resmi açıklamada yazılı cevap vermek ZORUNDADIR.

Bu Halk Meclisi Günleri-bu toplantı organizasyonu olamaz-pahalıya gelir-amacına ulaşamaz diyenler çıkabilir..

Milletin ağzı torba değil büzeyim. Ama bu iş olur arkadaşlar. Bu iş en çok da olur olduğu için olmaz edilir o ayrı konu. Bu olursa hükümet vatandaşın soluğunu her an ensesinde hisseder.. Her ay bir kez vatandaşın karşısına çıkıp yüzüne karşı hesap sorulan Başbakan olması gereken kıvama gelir: YURDUNA KUL OLUR.

20 Ekim 2009 Salı

SABIR TAŞI ÇATLADI..

Bu teslim olan PKK’lıların zafer kazanmış muzaffer bir ordu gibi elini kolunu sallayarak-gülerek dolaştığını gördüğümde beynime kurşun yemişten beter oldum.. Söyleyecek çok şey var-çok canım sıkkın-çok öfkeli ve çok üzgünüm..

Bu ülkede Türk Bayrağı altında yaşayan ve Türkiye’yi seven herkesin artık emin olması gereken şeyler var.

Bu ülkenin bugün karşı karşıya olduğu en büyük tehlike AKEPE’dir.

AKEPE bugün cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümetin-kişinin düşmediği bir gaflet-dalalet ve hıyanet içindedir.

Şehide kelle ve APO’ya sayın diyenler bu ülkenin büyük utanç ve dert kaynağıdır..

Bugün AKEPE Türkiye düşmanlarının destek aldığı bir odak olmuştur. Bugün AKEPE Türkiye zararına çalışan bir makineye dönüşmüştür.

Bugün AKEPE Milli Güvenlik Kurulunda tespit edilen tehditler listesinde ilk sırayı almayı hak eden bir odaktır!

AKEPE artık DTPleşmiştir. Bunu da gayet iyi HAZMETMİŞTİR.

AKEPE artık yolun sonundadır.

AKEPE’nin yatacak yeri yoktur.

Hala “AKEPE” ve hala “Recep!” diyenler ne büyük bir gaflet ve ihanete ortaklık ettiklerinin ya farkında değildirler ya da bu vatana-bayrağa ve millete düşman-çiy süt emmiş vatan hainleridir.

Bugün yaşanan vatana ihanettir-ülkeni satmaktır!

Bu işin şakası yoktur!

Bıçak kemiğe dayandı!

Sabır taşı çatladı!

Artık AKEPE’ye ve bu Açılımlara tahammülümüz kalmadı!

Artık Recep’i televizyonda görmeye-dinlemeye sabrımız kalmadı!

Sokaklardaki öfkeyi daha ne kadar görmezden gelebileceğinizi düşünüyorsunuz? Sokaklar iyice daraldı. Kabaran fırtınalı bir deniz gibi köpürüyor vatandaş.. Bendine sığmıyor-taşıyor bu millet..

ABD: Sessiz ve Derinden..

UYARI: Gündeme ve gidişata dair siyasi bir eleştiridir. İlgilenmeyenler 3-5 yıl sonra çok pişman olabilir. :)


Amerikalılar Afganistan’da başlarını ağrıtan ve Pakistan dağlıklarında saklanan Taliban militanları ile ilgili bir iyilik düşünüyormuş.. Bu iyiliğin adı da Pakistan’ı kısmen işgal..

Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi ve ordusu.. Elinde nükleer silah bulunan Pakistan’ı –BM ve NATO’dan da destek arayarak- kısmen işgali düşünüyormuş.. Hala düşünmesinin sebebi yukarda belirttiğim özellikler.. Pakistan bu özelliklere sahip olmasa çoktan işgal edilmişti..

Pakistan ABD’nin müttefiki.. ABD’yi destekliyor. ABD’den silah ve para yardımı alıyor. ABD ile ortak operasyonlarda bulunuyorlar.. ABD ile dostlar.. İyi ve sıcak ilişkileri var. (Bu tablo size başka ve ÇOK tanıdık bir ülkeyi hatırlattı mı? Efem? Hehe..) Ve ABD buülkenin topraklarını insansız uçaklarıyla izinsiz olarak bombalıyor-özür bile dilemiyor-üste çıkıyor- ülkeye diyorki “sen bu Taliban ile başa çıkamadın ve ben seni kısmen işgal ederek bu işi kendim yapacam..”

Hayda.. Hani dosttuk.. Yahu ben özgür bir ülkeyim.. Hem senin müttefikinim.. Özgürlük-demokrasi-dünya barışı-kardeşlik ne oldu?

Yok olmaz ben seni kısmen işgal edicem..

Bir minik hatırlatma ABD’li eski bakan Condoleezza Rice BOP-Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde 22 ülkenin sınırları değişecek demişti.. Diyorlar ABD o projeyi rafa kaldırdı felan.. ABD o projeyi ölse rafa kaldırmaz. Salak olmanın bir alemi yok. Önünüze her konanı yemeyin. Haberlere bir bakın. Adım adım örüyorlar düzeni.. Daha bir ay içinde Türkiye açılım manyağı oldu. Büyük Kürdistan ve Büyük Ermenistan derken aslında Büyük İsrail yolunda yavaş ama emin adımlarla felaketimize yürüyoruz..

Şimdi diyen çıkabilir “ yav baba biz de paso Kuzey Irak’a giriyoruz… Bu ne perhiz vat iz diz.. Hee?”

Güzel kardeşim Irak diye bir devlet otorite olarak mevcut değil.. Yok artık onun bir gücü. Adamlar kendi sokaklarında emniyetle yürüyemiyor bu ülke bize nasıl topraklarındaki teröristleri temizlemek için yardım edecek.. Hem yönetimin ipinin kimin elinde olduğu belli değil.. Irak hükümeti elini kaldırana kadar yıllar geçer..

Pakistan Irak değil arkadaşım. Adamların ülkesinde iyi kötü bizim gibi bir düzen var.. İyi kötü demokrasileri var.. Onlar da bizim gibi iç karışıklıklar ve emperyalizmin hortlaklarıyla boğuşuyor-darbelerle kavruluyor-krizlerle ve komşularıyla belalarda yüzüyor.. Kardeş ülke ile kader birliğimiz var..

Kardeş ülke ile kader birliğimiz var.. Bu söze dikkat edin.. Kardeş ülke ile kader birliği.. İlk kim söylemiş bilmem ama cidden kardeşler gibi aynı yoldan gidiyoruz.. Kaderlerimiz benziyor.. Beni de bu rahatsız ediyor..

Efenim ülke gündemlerinde bir hafıza yoklayın-son zamanlarda hep sınırlarımızla ilgili ve hep ucu toprak konusuna dokunan gelişmeler var.. Bu konular hep sıcak ve hep öfkeli konular.. En tehlikelisi ise Demokratik Açılım..

Demokratik değil aslen Kürt Açılımı bu..

Kürtlerle benim problemim yok.. Ama işin bir de başka yanı var. Bir ortamda yeni tanıştığım biriyle sohbet ederken laf geldi açılıma.. “..benim Kürtlerle derdim yok. Ben PKK’ya karşıyım” diyecek oldum.. Cevabımı aldım. “valla benim derdim var arkadaşım. Ben falanca şehirliyim.. Ailemden bir şehit verdim PKK’ya.. Şehirde de her yer PKK sempatizanı ve uyuşturucu satıcısı kabadayılarının eline geçti. İş aş-huzur kalmadı. Okullarda-sokakta çocuğumuz Türkçe konuşuyor diye azar işitip itilmeye başlandı. Buralara göçmek zorunda kaldık.. Benim derdim VAR..”

Bir dokun bin ah işit.. Ekranlarda enteldantel atması kolay.. Doğunun gerçeğini istiyosan vatandaşla konuşmadan olmuyor bu işler.. Ben anladım. Size de şimdi söylüyorum..

İşin aslı şu ki: DIŞ güçler tarafından ORTADOĞU insanı birbirine-kardeşine düşman ediliyor. Pakistan üniformalı bir Avrupalı ajan Hindistanlı askeri vuruyor. 100 metre ötede Hindistan askeri üniformasını giyip bir de Pakistanlıyı vuruyor.. Ondan sonra garibim Hindistan ile Pakistan birbirine giriyor.. Bin bir fitne-fesat-komplo ile işler kan dökmeye gidiyor.. Bir kez KAN döküldü mü de intikam ve kandavasının-nefretin sonu gelmiyor.. Düşmanlık ateşini herkes bir meşale gibi oğluna-kızına miras bırakıyor.. Yangın büyüyor.. İlk kurşunu kimin attığının hiçbir önemi kalmıyor..

Yangın.. Türkiye üzerinde oynana oyunun adı bu. Yangın. Bizi yakacaklar. Bu işin sonu bugün olmazsa 5-10 yıl sonra sokaklarda birbirimizi vurmaya döndürülecek.. Provakasyon ve paralı tetikçi örgütler ile bir yangın başlatılacak.. Sonra DOST ve KARDEŞ ABD ile sevgili NATO yurdumuzu kurtarmak için Türkiye’ye müdahale edecek..

Ondan sonra mı? Filmin sonu söylenmez ama size bir ipucu vereyim..

BOP..

15 Ekim 2009 Perşembe

Dünya İnsan İçin Güvenli mi?

Dünyayı bir gemiye benzetirsek bu gemi yolcuları için ne kadar güvenli?

Cevap rahatsız edici olsa da bu gemi aslında pek güvenli değil. Bana inanmayan dinozorlara sorabilir.. Hay Allah.. Onların nesli bir meteor tarafından tüketildi değil mi? Geriye sadece fosilleri kaldı..

Anlayan şimdiye kadar anlamıştır ne demeye getirdiğimi.. Dünya özellikle uzaydan gelecek meteorlara ya da güneşten gelecek ciddi bir fırtınaya karşı o kadar da güvenli değil.

Elbette güneş ya da meteorların dünya üzerindeki tüm yaşamı tehdit edecek ölçüde bir sorun çıkarma ihtimali çok düşük. Ama bu ihtimal hala var ve insan ırkının soyunun devamı söz konusu olduğunda önlem almadan geçirdiğimiz her dakika cepten yediğimiz bir dakikadır.

Güneş patlaması riski meteorların sorun çıkarma riskinden daha düşük olsa da hala var. Ama beni asıl düşündüren büyük bir meteorun dünyaya çarpmasının yaratacağı sorun.. Sorun demişken kast ettiğim şey insanın soyunun yokoluşu bu arada-bilginiz olsun. 10 km çapında bir meteor dünyaya tosladığında vurduğu yerde 100 km çapında bir krater oluşturuyor. Şimdi bunun yukarı kaldırdığı tozu ve krater dışında çok daha geniş bir alana patlama şiddeti ve daha küçük göktaşlarını yağdırdığını da ekleyin.. Etkiler bölgesel değil küresel boyutta olacaktır. Eğer meteor içeriği ağır malzemeyse ve asitli bileşikleri de atmosfere salıyorsa Allah rahmet eylesin..

Bugün dünya çevresindeki boyu 1000 metreyi bulan-geçen çok sayıda asteroidin farkındayız ve bunların hiçbiri şimdilik bir tehlike oluşturmuyor. Lakin hala yakın çevremizdeki her yeri göremiyoruz. Gözlem bütçeleri ve imkanları hala yeterli değil.

Gözlem bütçeleri ve gözlem imkanları tavan yaptı ve her yeri görüyoruz varsayalım. Aha da gördük.. 10 km çapında bir kaya topu bize tam gaz geliyor-ne yapacaz?

Benim derdim de tam olarak bu. Ne yapcaz.. Elbette bir sürü teori mevcut bir meteoru durdurmak-saptırmak için.. Nükleer patlamlarla içten yok etmek-füzelerle vurmak-lazer ile ısıtıp yörüngesini saptırmak-kütle hızlandırıcı bir sürü robot ünite ile rotasını değiştirmek.. vs..

Lakin bütün bunların yanında bence artık bu geminin bir cankurtaran botuna ihtiyacı var. Artık sadece bu emektar ve cefakar gezegene güvenmekten daha fazlasını yapmalıyız. Artık insanoğlunun dünyanın dışında-uzayda-diğer gezegenlerde yaşamayı öğrenmesinin zamanı geldi. Çok geç olmadan uzayda yaşamayı-uzayda bir yaşam tarzı inşa etmeyi başarmamız gerekiyor..

En azından ayda minik bir uluslararası koloni kurmanın vakti çoktan geldi.. Mars'a ayak basmanın vakti geliyor.. Suni yerçekimi ve uzayda tarım çok mu imkansız konular? Kolay değiller elbette ama mümkünler.

Her yıl yüz milyarlarca doları savaşa yatıran dünya -burnunu dibindeki ayda bile bir koloni kuramış- zavallı bir uygarlık benim gözümde..

Bu arada şunu da ifade etmek isterim: Adı geçen olası bir meteor felaketi dünyayı değil sadece insanı yok edecektir. Yani dünya birkaç yüzyıl sonra yeniden durulup yeşerecek ve yeni hayatlarla yeni bir mevsime merhaba diyecek.. Bir gün başka bir canlı türü müzelerinde yanındaki kızına bizim fosillerimizi ya da uygarlığımızdan geriye kalan arkeolojik buluntuları gösterip "vah vah. bak bunları da dinozorları öldüren metorlardan biri öldürmüş" diyecek..

Kime diyorum ben! Alooo!