29 Temmuz 2012 Pazar

Yazmaya Devam



http://aditya777.deviantart.com/art/Dragon-177630909




http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=108922

Althar'ın Akıncılarını yazmaya devam ediyorum. Son bölümü yazma çalışmalarım sürüyor. Aksiyon ve macera biraz daha bekleyecek. Taze deneme yazılarımdan birini paylaşayım son bölümü bitirene kadar. Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe... Elvettin hocam kadar olmasak da biz de felsefeciyiz hani :D

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Youtube Pislikleri, İnsan Müsveddeleri



Bu ülkede iyi işler sevilmiyor. Bunu gördüm. Aşağılık kompleksi hücrelerimize kazınmış. Kendimizi sevmiyoruz, bizden olanı sevmiyoruz, özümüzü sevmiyoruz; Varsa yoksa yabancı hayranlığı, yabancılara tapınma, bir öfkeyle kendine ve özüne küfür, hakaret üstüne hakaret... Nerden çıktı şimdi lan bu? youtube da akşam akşam bir şarkı dinleyelim dedik şarkıya yazılan yorumları görünce gözüm açıldı. Bir şarkıdan keyif almayı bile beceremeyen zavallı silik çıkmış insan fotokopileri açmış ağzını yummuş gözünü. Küfürün hakaretin bini bir para. Sizin insanlığınızı si..iyim. Beğenmediysen hakaret etmek zorunda mısın ey kendini insan sanan zavallı ibliscik. Kötülük tohumu boş kabuk yaratıklar, zavallı karanlık çukurları. Yamyam sefiller.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

En Büyük Korkumuz


http://en.wikipedia.orghttp://www.blogger.com/img/blank.gif/wiki/A_Return_to_Love

"Our deepest fear"

A passage from the book has become popular as an inspirational quote:
“ Our deepest fear is not that we are inadequate. Our deepest fear is that we are powerful beyond measure. It is our light, not our darkness, that most frightens us. We ask ourselves, who am I to be brilliant, gorgeous, talented, fabulous? Actually, who are you not to be? You are a child of God. Your playing small doesn't serve the world. There's nothing enlightened about shrinking so that other people won't feel insecure around you. We are all meant to shine, as children do. We were born to make manifest the glory of God that is within us. It's not just in some of us; it's in everyone. And as we let our own light shine, we unconsciously give other people permission to do the same. As we're liberated from our own fear, our presence automatically liberates others. ”

The passage was paraphrased in Coach Carter.

15 Temmuz 2012 Pazar

Althar'ın Akıncıları: Altıngöl ve Ejderha (7. Bölüm) - çıktı.


http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=109071
Althar'ın Akıncıları: Altıngöl ve Ejderha (7. Bölüm)
Bu bölümden sonra bir son bölüm ile bitireceğim gibi görünüyor. 50 sayfayı gördüm. Öykü değil uzun öykü ya da ne bileyim kısa roman gibi bir şey oldu. Bazen olur öyle, elden gelen bir şey yok.

http://slipgatecentral.deviantart.com/art/Lich-72863381

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Bunca İnsan Yalnızken




Bunca insan yalnızken neden bunca insan yalnız?

Karşıımızdaki insanı değil de karşımızdaki insandan bizim ihtiyaçlarımızı karşılmasını istediğimizden olabilir... Yüzyüze gelip sadece o anı yaşayamadığın birisiyle bir geleceği nasıl yaşayabilirsin? Sadece beklentiler ve planlarla; Şimdiki zaman olmadan nasıl yaşanacak? Bu yüzden bunca insan yalnızken bunca insan yalnız.

Çıkar üstündeki benlik elbisesini, ruhun denen çıplaklığınla kal... Sev. Bir daha sev. Ver kalbini. Paylaş kendini, suya hasret bir seyyahla suyunu paylaşır gibi.


(hoş bir şarkı olduğu için katıverdim araya, yani aşık filan değilim, maalesef...)

8 Temmuz 2012 Pazar

Althar'ın Akıncıları hala WIP



(burada yukarıdaki resmini kullandığım deviantart kullanıcısı BenWooten'in fantastik temalı galerisi bir harika. Tavsiye ederim, bir bakın)


Hala yazıyorum.40 sayfa oldu. Üç hafta önce bir cuma günü bitiyordu sanki... Demiştim zaten olm Levent sen bunu cuma'ya hayatta bitiremezsin diye. 12 sayfa filan olur kapatırım diye düşünüyordum. Oldu. Kapattım; gördük nasıl 12 sayfayla kapandı, hala boğuşuyorum klavyeyle. Planlama konusunda bir dahiyim. 12 nire 40 nire? Daha da son kısmı bağlamadım; yeni geliyorum son bölüme. 6. ve belki de 7., 8. bölümlerde buluşmak üzere.

1 Temmuz 2012 Pazar

Althar'ın Akıncıları halen yazılmakta olup...

Yazmaya devam. Çok zorlayarak yazmak istemiyorum. İlla da yetişsin, ara çok açılmadan bitireyim yapmak istemiyorum... Birr yandan bitirmeyi de istiyorum. Paradox mu diyorlardı buna? İki arada kalmak gibi bir şey. İnceden yazıyorum.

Yayınladığım 4 bölümün üstüne bir beşinci bölümü de yazdım diyebilirim. 33 sayfa filan olmuş. Önümüzdeki cumaya inşallah bitmeye yaklaşacak, belki de bitecek. Bir iki güne yayınlarım 5. bölümü.

Bi de artık pembeye küstüm. Bu aralar moru seviyorum. Geçenlerde de sarıyı seviyodum. Ne ilginç zevklerim var.

Bir de neden bahsettiğimi bilsem...

Susayanın Uyanışı



Kitabı çıkardığımdan bu yana "abi çok pahalı" diyen arkadaşlara verdiğim cevabı yazılı hala getirmek istedim ve bir de haber vermeye geldim.

Arkadaşlar, bu kitabı kendi imkanlarımla çıkardım. Babadan armatör fabrikatör filan değilim, kıtkanaat hayatta kalıyorum. "Kitabı ben kendim çıkaracam ulan, yerim sizin editörlüğünüzü de yayınevinizi de..." dediğimde bana çıkartılan iki fiyat vardı. İkisi arasında benim için büyük fark vardı. Ben de bana uyanı seçtim. Sonuçta kitap için seçtiğim pakete göre kitap ilk etapta 150 adet basılacaktı; 100 tane bana, 50 tane Cinius'a. Kitabın satış fiyatını Cinius belirleyecekti ve bu pakete göre bir daha bu 150 tanenin üzerine kitap basılacağında ben ekstra para ödemeyecektim. Kitap kendini basacaktı. Söylerken kulağa hoş geliyor. Ama iş pratikte pek öyle hoş olmadı, en azından benim için.

Emsal kitapların fiyatı 14-16 lira arasındayken tutup yerli okurdan benim kitaba en uygun satıldığı yerde 26 lira vermesini beklemek biraz salaklıkmış. Tamam, epey bi salaklıktı. Hatamı kabul ediyorum ama biraz da o an için başka bir alternatif göremediğimden kabullendim riski.

Neyse, bundan sonra ikinci bir kitabı çıkartma düşüncem var, ufaktan araştırıyorum fırsat buldukça. Herhalde Kovan Savaşlarını çıkartacağım. Ve sanırım bu defa sevgili Ömer Faruk Hüsmüllü abimin yolundan gidip araya yayınevi filan koymadan kendim yapmaya çalışacağım. Biraz daha meşakatli olacak diye düşünüyorum ama olsun, bir de böyle denemek istiyorum.

Çok uzatmayayım. Rapidshare ile internetten dosya paylaşma yöntemini kullanmaya karar verdim şu aşamada. Bu ne demek? Susayanın Uyanışı çıkarken dizgi onayı için bana gönderilen pdf dosyasını rapid'e yükledim ve işte indirme bağlantısı da bu https://rapidshare.com/files/2985198102/Susayanin_Uyanisi.pdf demek. Susayanın Uyanışı'nı pdf olarak indirebilirsiniz bu linkten. Okuyup beğenenler de bir zahmet Türk Edebiyatına - yani bana- bir katkı için lütfen bir kitap alsın artık. Bak beğenenler diyorum, beğenmeyene yine bir şey yok. yok olm böyle bir pazarlama yaa, benden hayatta tüccar olmaz. Zaten pazarlık etmeyi de zerre bilmiyorum...