24 Ağustos 2012 Cuma

Althar'ın Akıncıları Nasıl Yazıldı?

Althar'ın Akıncıları öyküsünün nasıl yazıldığına dair bir yazı yazmaya karar vermiştim. Şimdi görselleri hazırlayınca eh artık yazayım dedim.

Niye böyle bir şeye gerek duydum?

Bir kere bu öyküler öyle fırt fırt fırt işkembeden atılarak yazılmıyor, üzerinde çalışılıyor, emek harcanıyor, kafa patlatılıyor bunu belgelemek istedim.Masaya oturup "hadi ben öykü yazayım" deyip öyle yarım saat içinde üç sayfalık bir öykü yazmıyoruz burada. Ciddi bir iş yapıyoruz. Buna dikkat çekmek istedim. Aslında artık çok da şeyimde değil milletin ne dediği küfürü basıp geçiyorum ama olsun, yine de yazılı bir belge bulunsun Google Amca'da.

Niye böyle bir şeye gerek duydum(2)?

Aslında gerekli bir şey değil. Sadece bir tercih meselesi. Bir seçim. Ben aksiyon-macera yazıyorum. Bilim kurgu, fantastik kurgu, politik kurgu, erotik, deneme, eleştiri, kılıç&büyü yazıyorum. Bu saydıklarımın içinde en çok fantastik ve bilim kurguyu seviyorum. Kılıç ve büyü bana ilaç gibi geliyor. Başka bir dünyaya gidip kafayı rahatlatıyorum. Benim gibi bu diyarları sevenlere, bu fantastik diyarları yazmayı isteyen ama nasıl başlayacağını, nasıl ilerleyebileceğini bilemeyenlere kendi tecrübemi aktarmak istedim.

Bir kere ben öğretmen filan değilim. Ne olduğumu ve olmadığımı biliyorum. Ben sadece kendi tecrübelerimi paylaşmak ve bunları benim nasıl yaptığımı anlatmak istedim. Bir de bu öyküler, romanlar nasıl ortaya çıkıyor diye Türkçe bir metin olsun istedim.

Benim kendi öz tecrübelerimi aşağıda okuyabilirsiniz. Genelden ziyade Althar'ın Akıncıları perspektifinden bakarak yazmaya çalışacağım.

Bir öykü yazmalıyım dedim. Yazma zamanım gelmişti. Fantastik mi bilim kurgu mu dedim? Fantastik dedim. Bu aralar Romulion ve Althar'ın Akıncılarına dair bir öykü yazmak istiyordum. Böyle çıktım yola. Althar olmalıydı, Romulion olmalıydı. Bir iki arkadaşları... Bir 5 kişi olmalıydılar en azından. Sonra beş yetmeyecek dedim kendime ama başta 5 idi sayı. (1 nolu resim) & (2nolu resim)

Uzun Yol evreninde; Susayanın Uyanışı dünyasında yani İldar'da geçecekti bu öykü. Zamanını düşündüm. Uzunkış'a dokunan bir öykü olsun istedim. Zamanı Susayanın Uyanışı'ndan önceki kış olsun dedim. Hikayenin arkaplanını kuruyordum böylece. Bir kere bir setting içinde geçiyordu öyküm. Bu setting-bu çerçeve benim yarattığım bir evrendi. İldar dünyasıydı bu setting. Zaten daha ilk tasarlarken Dünyalar Zinciri Öyküleri'ni bir bütün oluşturacak ve her satırda öykünün evrenini geliştirip büyük resme katkıda bulunacak şekilde yazmaya çalışıyordum. Bu öykü ile bazı noktaları en azından kendi aklımda daha iyi tanımlayıp gelecek öyküler için zemini daha iyi tanıyacaktım. Dedik ya; bu biraz da bir dünya yaratma projesinin bir aşaması. Sadece bir öykü değil aynı zamanda İldar'ın tarihini, kültürünü, coğrafyasını, kurallarını yazıyorum...

Neyse. Nerede kaldık? İldar, uzunkış, Althar'ın Akıncıları. İçinde gemi de olsundu-gemi savaşı sahnesi yazmak istiyordum. Sonra dişi ve önemli kahramanlara dikkat etmeliydim. Dişileri öyküleri katmakta acemi hissediyorum açıkçası. Deneme yanılma ile daha çok dişi kahraman katmalıyım İldar'a. Hikeyede yan öykü olarak şekillenir gibi olup sonunda Althar'ın Akıncılarını ciddi biçimde etkileyen gelişme ise Romulion ve Jeena arasındaki ilişkiydi. Sevgili Gecekuşu'na ithaf ettiğim bu öyküde kendisinden ve bizden ilham aldığım bazı kısımlar için umarım bana kızmamıştır. Ayrıldıysak düşman olmadık değil mi? İyi ki varsın Gecekuşu. Burada yine selam veriyorum ve öpüyorum(arkadaşça :D)

Öyküde başkötü konusunu ve hikayeyi düşündüm. Nasıl olmalı diye. Ben hazır hikayeden yola çıkmadım. Anlatmak istediğim bir öyküden ziyade sıradaki öykümde neler yazmak istiyorum düşüncesi bana yol verdi. Büyük bir savaş, imkansız rakamlar, zorlu düşman, karanlık, entrikalar beklenmedik bir iki gelişme?

Sonunda uzunkış kültürünün bir parçası olan yeraltındaki devasa mağaralar ve okyanus sistemi işin içine girdi. Düşman olarak ölüler, mumyalar, kertenkele adamlar ve fareadamlar öne çıktı. Bu öyküyü anlatmak için notları almaya başlamadan önce kafamda ne nasıl olur diye bir şablon oluşmaya başladı. Aklımdaki parçalar bulmacanın üzerinde ben düşündükçe ait oldukları yere akmaya başladılar. Sonunda bir baktım kalemim durmadan not alıyor.

Romulion bu noktada Yaşam Hasatlayan Smir öykümde, öncesinde, sonrasında onunla ilgili planlarıma uyması için biraz daha üzerinde çalışarak daha ayrıntılı çizildi. Satırlara yansıdığından daha fazla düşündüm Rom ve güçleriyle, geçmişi ve geleceği ile ilgili. (3nolu resim)

Althar'ın Akıncıları başlığını attığımda cidden artık planlama ve kafamda kurma aşamasından yazmaya başlama aşamasına gelmiştim. Yazıyordum artık inceden.(4nolu resim) İlk kaba notlarımı yazmaya başladım. Bu iskelet sayfa idi. İlk adım.


İlk 10 madde ile notlarımı toparladım. (7 nolu resim)
Ve kabaca bir harita ile öykünün sahnesini gözümün önüne koydum. Benm aksiyon yazarken arka planı kurmaya ve olayları düzgünce gözümde canlandırmaya çok önem veriyorum. Bu yüzden olayların geçtiği arkaplan, olayların yaşandığı yerler-sahne benim için çok önemli.(5 nolu resim)





Aslında ben oldukça görselim galiba. Herkes böyle midir bilmiyorum. Ama mesela ben öyküyü kafamda yazıp bitirmeden yazmaya başlayamıyorum. Öykü kafamda yazıldıktan sonra, asıl önemli kısmları hazır olduktan sonra aradaki boşlukları yazarken dolduruyorum ama ilk önce öykü kafamda bütün can alıcı öykü sahneleriyle hazır olmalı.

10 madde ile öyküyü yazdım ve bitirdim. Geriye sadece aklımdaki öyküyü kağıda dökmek ve başlangıç ile son arasındaki boşlukları doldurmak kaldı.

Yazmaya başladıktan sonra notları bu 10 maddeden daha derinlere taşıyıp ince işi ele almam gerekti. Her maddeyi derinleştirip kendi içinde bütün gelişmeleri ana olayları ve sahneleri ile hikayenin içine oturtmaya başladım. Gereken yerler için düzenlemeleri yapmaya başladım. Mesela burada(8 nolu resim)
Mavicadı'dan karaya kimlerin çıkacağı görülüyor. 25 kişilik gurupta şifacılar, hasarcılar, koruyucular var. Burada gurup yönetimini ele alırken oynadığım fantastik oyunlardaki karakter sınıfları ve ırkların rollerinden etkilendiğimi söylemek yanlış olmaz.

Burada (9 nolu resim) artık ilk sayfaları yazıp düzenlemeye başlıyorum. Şehirler, savaş, savaşın içindeki küçük kavgalar, kavgalardaki karakterler ve kavgaların tasarlanmasındaki elementler... (10, 11, 12 nolu resimler)



Kim ne görevde, hangi aşamada nerede ne olacak. Öyküyü okuduysanız ve ilginizi çekiyorsa resimlerde ayrıntılı biçimde görebilmeniz mümkün.VS(diğer resimler)










Bazen evdeki hesap çarşıya uymaz. Bu öyküde benim başıma gelen buydu mesela. İlk başta çok salakça biçimde büyük bir şapşallık yaptım. Öyle kritik bir hata değildi ama çok salakça bir hataydı. 10 maddelik öykü dedim kendi kendime, her maddeyi bir iki sayfa yazsam kabaca 15 sayfa filan sürer diyordum. Çok kötü gülüyorum kendime. O matematikle yürümüyor işler. Bunu bilmem gerekirdi. Tecrübeliyim aslında; Susayanın Uyanışı'nı 350-400 sayfa diye planlamıştım. 600 sayfa oldu. Oluyor öyle.
Neyse efenim, sona doğru gelince beni en çok zorlayan kısım Kir Jarad ve Auruz Vektashi oldu. Ne var lan orada diyenler olabilir. Ama ben biraz hakkını vermek adına her karakter nerede ne yapabilir nasıl yapılır, kimi nereye alayım kavga hangi aşamalardan geçmeli, neler olabilir diye düşündüm.(18 & 19 nolu resimler)

Kavga mekanı, düşmanın güçleri ve karakteri, Akıncıların gurup içeriği ve roller, düşmana karşı bu kavgada ne yapabilecekleri derken... Sonunda içim rahat biçimde hazırlayıp sahneleri kurdum ve planlarımı yaptım. Yazdım. Bitirdim. Ama beklediğimden biraz uzun sürdü.




Çok uzatmayalım.

Ben böyle yaptım. Bu şekilde kurup bu şekilde yazdım. Yazın sıcağı ve diğer yan etkenler derken öyküyü bitirmem biraz uzadı. Sayfalardaki tarihlerime baktım da, evet, ilk notları yazmamdan son kısmı kağıt üzerinde yazıp son noktayı koymama kadar Nisanın ilk haftasından Temmuz 31'ine kadar bir süre söz konusu. Boru değil sevgili okur, 70 A4 sayfası kabaca 105 sayfalık bir kitap ediyor. Kitap yazmışım demek yanlış olmaz. Kitap olarak basılsaydı bir iki ilüstrasyon ve harita ile 120 sayfayı bulurdu.

Bence güzel oldu. Sonunda ben yaptığım işten çok memnunum. Son noktayı koyduğumda mutluydum. Eğlenceli ve oldukça tatmin edici bir maceraydı benim için.

Yazan arkadaşlara iyi kötü bir faydam dokunursa, bir fikir verebilirse bu satırlar memnun olurum. Canınız sağolsun millet. Ben daha çok sağolayım.

2 yorum:

  1. güzel bir paylaşım olmuş deneyimleriniz, çogunluk genelde bu gibi deneyimlerini kendine saklar paylaşmak istemez,elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık. Öykülerinizin bir kaçını okudum.Çok başarılı buldum.Kısmetse yazınızda bahsettiğiniz öyküyü de okuyucam.Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil