23 Ağustos 2011 Salı
Ankara'da Soğuk Gece
Kitabın yazarı Korkut Aldemir. Ankara'da Soğuk Gece, Laika Yayıncılık'tan çıkmış. 330 sayfa. Kocaeli kitap fuarında Xasiorkcu arkadaşların Xasiork öykü yarışmasında dereceye girenlere vermek üzere getirdikleri kitaplardan biriydi. Nasip banaymış, bu kitabın yolculuğu bende son buldu, yani şimdilik bende..
Kitabı okumayı daha bugün bitirdim. Beklediğimden daha hızlı bitirdiğimden yanımda yedek kitap yoktu öyle ziyan oldu iki koca saat.. Neyse..
Kitap fantastik türde. Lakin öyle içinde devler, cüceler, ejderhalar, elfler yok.. Macera günümüzde ve dünyamızda geçiyor.. Pardon öyküde bir tane cüce var ama o sayılmaz..
Öykü ve öykünün işlenişini, yazarın dilini ayrı ayrı değerlendirmek isterim. Korkut Aldemir genç bir yazar. 1978 doğumlu. Yazarlar için bu genç bir yaş (Ben de bu yaştayım ehem ehem). Daha önünde yol var ama doğru yolda olduğunu söylemek isterim. Bir romanın başına oturup onu yazıp bitirmiş olması bile buna işaret eder. Bir romanı yazmaya başlamak her edebiyatseverin yapabileceği bir şeydir lakin yazmaya başladığın romanı bitirmek öyle kolay değildir. Kendisini kutluyorum, bu işi Türkiye'de yaptığı ve yayıncı bulabildiği için ikinci bir kez daha kutluyorum, ben yayıncı bulamadım mesela. Helal olsun Korkut.
Öykünün konusu benim alıştığım maceralardan değil. Bir iyiyle kötü savaşını hissedemedim. Vardı diyenle de tartışmam. Macera ve aksiyon vardı ama sadece bunu hissettim. Bir kahramanın eksikliğini tıpkı bir gün önce yazdığım diğer eleştiri yazısında olduğu gibi burada da dile getirmek zorundayım. Cem, Gökhan ya da Devor birer kahraman olmak için yeterli değildi. Devorda karizma varımsıydı ama yoktu. Devor havada kaldı, zaten olsa olsa anti kahraman olurdu heralde.. Cem'e ısınamadım. İlk başlarda fena da gitmiyordu oysa, hafiften Peter Parker havasında bir kahraman olabilir diyordum ki sonradan bence bocalayıp işin tılsımını bozdu. Gökhan havada ve yavan kaldı ki o da ilk başta fena bir giriş yapmamıştı. Patron ve Müdür karakterleri çok iyiydi. Hoşuma gittiler. Can John da hiç fena değildi.
Korkut yazdıkça ve öyküleri, kitapları devirdikçe iyi işler çıkaracak kanaatindeyim. Öykünün günümüzde ve dünyamızda geçmesi benim için zorlayıcıydı çünkü ben fantastik ve diğer diyarlar okuyucusuyum, başka bir türde roman okumam.. Erotikleri saymassak işte..
Bazı diyalogları acemice ve çok suni bulduğumu ifade etmeliyim. Özellikle iyi ile kötülerin karşılaştığı karşılıklı sahnelerde zorlama klişe sözler hissettim ve bu burnumu büktü– diyaloglarını ekstra gözden geçirmeli, biraz zayıf kalıyor.. Yine de kitap genel olarak iyiydi ve Türkiye'de geçen, Türkçe karakterlerin maceralarını okumak farklı ve hoş bir tad bıraktı. Daha fazla Türk yazarın daha fazla vatan kokan eserlerini ileriki günlerde daha bol sayıda bulmak dileğiyle..
Sonuçta bir; Kahraman bir karakteri iyi çizmeli.. İki; Diyalogları üzerinde biraz daha sıkı çalışmalı. Gerisi zaman işi. Doğru yoldasın Korkut Aldemir..
İki eleştiri yazımı (Tılsım-ı Kudret ve Ankara'da Soğuk Gece)da şöyle bir gözönüne getirdiğimde kendime kızdım açıkçası. Bu arkadaşlara haksızlık mı yapıyordum, kıskançlık mıydı lan bendeki?
Yok lan dedim kendime.. Yeri gelince Salvatore'ye de, Tolkien'e de, Feist'e de(Ejderha Mızrağını döve döve yoruldum zaten) eleştiri sopasını sallamaktan geri kalmayan kıl ve uyuz bir tiptim zaten. Aslında arkadaşlara karşı korumacı bile yaklaştığım söylenebilir. Ben kendimi onları eleştirdiğimden daha sert eleştiriyorum.
Türk yazarların eserlerini alın, daha da önemlisi onları okuyun anacığım. Türk edebiyatını Fransızlar kurtarmayacak, Türkler kurtaracak. SEN kurtaracaksın.
Yav, Okur.. Aslında senden çok şey beklediğimin farkındayım ama, neyse..
Sevgiyle..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder