2 Haziran 2009 Salı

Burçlar Ne Kadar Gerçek

Burçlar Bilimsel olarak gerçek olabilir mi? Yıldızlar Adem'in Adem olmasında ne derece etkili?

Bu konu üzerinde tartışmaların bitmediğin bir konu. Birgün tartışmaya yer bırakmayan kanıtlar bulunsa bile bu konuda tartışmaların biteceğine inanmıyorum açıkçası..

Ben burada bir iki referans noktadan yola çıkarak konuşmak istiyorum.

Aslında bu burçlar konusu doğru olarak kabul edilirse, yani insanların güneş, ay ve yıldızlardan etkilendiği ve ruh halinin, karakterinin bu gök cisimleri ile etkileşim ile şekillendiği ortaya çıkarsa hayata bakışımızda değişiklikler olması kaçınılmaz-gerekli.

Ben basit mantık ve basit bilimsel kabullerden yola çıkıyorum ve diyorum ki insan vücudu ay, güneş ve yıldızlardan etkileniyor çünkü bu sayılanlar içinde bulunduğumuz evrenin çok güçlü elementleri.

İnsan vücudu etrafındaki fiziki çevreye karşı duyarsız değildir. Hatta çevremize karşı son derece hassasız. Düşünün; Ateş bizi ısıtıyor ya da yakıyor. Su ile serinliyor ya da donuyoruz. Elektrikle çarpılmak hayati tehlikelere yol açıyor. Yaz mevsimi ya da kış insan psikolojisi üzerinde ciddi ölçüde farklı etkilere sahip. Güzel aydınlık bir gün ile karanlık ve kasvetli bir günün insan üzerindeki farklı etkileri inkar edilemez.

Şu ana kadar ki bilimsel araştırmaların büyük bölümü insan vücudunun dünyanın ve ayın manyetik güçlerinden çok önemsiz biçimde etkilendiğini gösteriyor.

Bununla beraber dünya üzerindeki suların ayın etkisi ile gel-git etkisine maruz kaldığını biliyoruz. İnsan vücudunun da dörtte üçü su diye düşünürsek aslında bu önemsiz etkinin gerçekten de o kadar önemsiz mi olduğu akıllarda soru işareti oluşturuyor.. Yani şunu demek istiyorum; Önemsizlik kelimesi göreceli bir kavram.. İnsan sağlığı için önemsiz olabilir ama basit ve önemsiz bir başağrısı bile bazen bir arkadaş toplantısında normalden daha durgun ya da sessiz olmanızı sağlayarak belki hayatınızın aşkı ile tanışmanızı etkileyebilir.. Ya da basit bir yorgunluk bir insanın bir adım yavaş giderek bir araba kazasından kurtulmasını sağlayabilir.

Şimdi örnekler tam cuk oturmadı ama kabaca bir fikir veriyor-önemsiz ne derece önemli ya da önemsiz?

İnsanın manyetik bir motor gibi özellikleri olduğunu bilim kabul ediyor. Vücudumuzda belli oranda elektrik-enerji var ve elektrik sahibi herşey gibi bir elektromanyetik alana sahibiz.

Ay küçük bir nesne fakat bize çok yakın olması nedeniyle gelgit olaylarında etkili bir gökcismi. Güneş sistemi ve güneş sisteminin içinde bulunduğu galaksi ve galaksinin hareket halinde olduğu koca uzay düşünüldüğünde ben şahsi olarak insan gibi küçük boyuttaki bir canlının bu kadar devasa güçlerden etkilenmemesini mümkün görmüyorum.

Çevremizde hareket eden çok akıl almaz sürate-enerjiye-güçlere sahip gökcisimleri mevcut. Dünyanın yerçekimine ve elektromanyetik alanına maruz kalıyoruz. Değişen dönemlerde güneşten ve uzaydan değişen oranlarda kozmik radyasyona maruz kalıyoruz. Çeşit çeşit radyasyon tür ve seviyeleri ile bombardıman edilen bir dünyada, koca bir elektromanyetik sistem olan bir güneş sisteminde ondan daha büyük bir manyetik sistem olan bir galaksinin parçası olarak inanılmaz boyutta enerjilerin dalgalandığı bir evrende yaşıyoruz.

Henüz aya daha yeni ayak bastık.. Daha ayda bile bir şehir kuramadık. Ayı bırakın dünya denizlerini bile tam keşfetmiş sayılmayız. İnsan DNAsının yapısını daha yeni keşfediyoruz. 4 milyar yıllık kaya oluşumları gözlenen ve 100 bin yıllık insan fosillerinin bulunduğu bir dünyada Mısır, Yunan, Asya ve ya Mezopotomya kültürlerinin en eski ilk kanıtlarının İsa'dan Önce 30 bin yıllarına gittiğini düşünürsek, son yüzyıl içinde ulaştığımız bilgi ve teknoloji denizde bir damla kadar etmiyor.

İnsanlar bir dönem dünyanın düz olduğuna inandı ve yuvarlak olduğunu söyleyenlerle alay etti-onları ölümle tehdit etti. Ben diyorum ki insan zihni yeni fikirlere açık olmalı ve araştırmalarını at gözlüğü ile tek bir yöne bakarak değil çeşitli fikirleri tartarak ve çok yönde ilerletmeli.

Sonuçta burçlar gerçek mi? Kozmik enerji gerçek mi? Bir sürü bilim kurgu teorisi ve bilim kurgu hikayesi aslında çok ciddi ölçüde gerçeklik taşıyor olabilir mi?

Ben, şimdi; "üç vakte kadar kısmetin çıkacak-paraya boğulacan" gibi kehanetler doğrudur demiyorum ama yıldızların ruh hali ve insan karakteri üzerinde etkisi olabilceğine inanıyorum.

Jules Verne'in öngördüğü gelişimler ve inandığı bazı kuramların gerçek olduğu bir zamanda yaşadığımızı göz önüne alıyorum ve ben, NEDEN OLMASIN, diyorum.

Ufkunuzu geniş tutun. Yeni fikirleri bir çırpıda gözardı etmemek de fayda var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder