28 Kasım 2010 Pazar

Yorgun Ama Kararlı Kalem..

Yorgun, bıkkın ama hala çarpışan bir kalem.. Yazımın özelliği budur diyebilirim. Ben bunu yazıyorum. Dünyanın iyi bir yer olmadığını görüyorum ve onu daha iyi bir yer kılmak için insanların güçlerini birleştirip bu uğurda mücadele etmeleri gerektiğine inanıyorum.

Sadece umutla yaşayan açlıktan ölür.
Doğa en küçük bir kuşu bile görmezden gelmez, onun için bile uygun yiyecek mevcuttur ama doğa bunu yuvaya teslim etmez. Yiyecek için, herhangi bir amaç için ayağa kalkmak ve mücadele etmek gerekir.

Harekete geçmeden bir şey başarılamaz. Harekete geçin. Bir yerden başlayıp hayatımızın kontrolünü kaybettiğimiz gibi adım adım ve kararlılıkla geri almalıyız.

Ben yazdığım satırlara bu düşünceleri katmazsam yazamıyorum, bu düşünceleri beni okuyanlarla paylaşmaya çalışıyorum. Yazdığım en kaba savaş sahnesinden en sıcak aşk sahnesine, coğrafya tarifinden bilimsel satırlara kadar yazdığım her bir satır yüreğimde bu düşüncenin ilhamından doğar.

İnsan olmalıyız, mücadele etmeliyiz, harekete geçmeliyiz, birlik olmalıyız.

Daha iyi birer insan olmalıyız, bir yerden başlamalıyız. Hemen bugün.

Ben bunu yazmaya çabalıyorum, beni okuyanlara bu düşünceleri sunmaya çalışıyorum.

Vakit ayırmak lazım..



Nelere vakit ayırmıyoruzki? Olmadık şeylere ya da boş oturmaya dünyanın vaktini ayırıyoruz. Birbirimize kulak vermeye ve söylenenleri kendi aklımızın süzgeçinden geçirmeye de vakit ayırsak fena mı olur?

Yaşadığımız dünya sürekli olarak ve süratle tüketip harcamaya, kullanıp atmaya yöneltiyor bizi. Düşünmek ve tartmak, yeniden değerlendirmek, kendimize uygun olan şeyleri seçmek gerek diye düşünüyorum. Kendinize vakit ayırın. Gerçeklerinizi bulmak için kendinize bir şans verin. Dünyanın hızlı, başdöndüren dönüşünün gözünüze ördüğü imajları bir süre için beklemeye alın ve daha ötesini görmeye çalışın. Yarın nasıl olacak, çocuklarınız ve torunlarınız için nasıl bir dünya olacak?

23 Kasım 2010 Salı

Levent Ölçer kimdir?

Levent Ölçer 14 Temmuz 1978'de Almanya'da doğdu. Ailesi o henüz 6 yaşındayken Almanya'dan yurda dönüş kararı verdiğinde ağlayıp zırladıysa da ailesini ikna edemedi. Hayalci bir çocuktu. Çizgi filmlere, çizgi romanlara bayılırdı. Futbol oynamayı çok severdi ve ilerleyen yaşlarda da kızlar.., neyse kızları karıştırmayalım.. Lise öğreniminden sonra eline geçen Yüzüklerin Efendisi'nin ilk kitabı pek çokları gibi onun da hayatına iz bıraktı. Okuduğu liseden mezun olduğu sene üniversiteyi kazanamayan sayılı hatta belki de tek öğrenci olarak zor olanın altına imza attı. Askerdeyken aklında karalamaya başladığı Dünyalar Zinciri hikayeleri askerlik sonrası kaleminde yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Kaldırım mühendisliği, bunalım ihtisası, satış, ön muhasebe, temsilcilik, kalite kontrol alanlarında çalışıp bir yandan da yazmayı ve hayal etmeyi sürdürdü. Uzun Yol serisi olarak planladığı dünyada geçen maceraların ilki Susayanın Uyanışı isimli romanıdır. Halen bilim kurgu tarzındaki öykülerini yazdığı kendi eseri olan Ufuklar evreninde vakit geçirmekte ve bağımsız öyküler de kaleme almaktadır. Eleştiri yazıları ile İzedebiyat.com sitesinde insanlara rahatsızlık vermeye ve birilerini dürtmeye devam etmektedir. İnsanların aslında gerçekten dinlemediğini farkettiği günden bu yana daha az konuşmakta ve daha çok yazmaktadır. Kitapları, hayvanları, bitkileri, güzeli, iyiyi ve müziği seven yazar, siyaseti de yakından izlemektedir. Ölmeden önce yaşayabilmeyi dilemektedir. Merak etmektedir hayatı bir kenarından yakalamayı bir gün başarabilecek midir? Yoksa yazdığı her satırda aslında zaten yaşamı kucaklamakta mıdır? Yazar ona çok fazla soru sorulmasından hiç hoşlanmamaktadır.

18 Kasım 2010 Perşembe

SG-1, özledik seni be..



Era'nın The Mass isimli çalışması da bu videoya iyi oturmuş hani. Teşekkürler Youtube.



Bu video da Linkin Park müziği ile desteklenmiş, iyi de olmuş. No More Sorrow

Stargate bence SG-1 ve Stargate Atlantis idi.. Filmleri de güzeldi.. Sonra dizileri bırakıp Film işine girelim dedi yapımcılar anlaşılan. Ama tam bu sırada küresel kriz nanesi patlayınca filmleri epey ertelediler. Yeni Stargate dizisi diye bize kakaladıkları şeyi ise 7-8 bölüm kadar bir umutla izledim ama sonra şu Dr. Rush'ı enkaz uzay gemisinin yanında terk ettikleri bölümda bıraktım artık. Galiba sezon ortasına denk geldi tam. Kendimi kazıklanmış hissediyorum. İki tane aslanlar gibi Stargate'den sonra bu Stargate Universe tam bir fiyaskoydu benim için..

11 Kasım 2010 Perşembe

Çıktı!


Susayanın Uyanışı çıktı!

Tek kitap halinde çıkan eseri şu anda internet üzerindeki netkitap.com ve diğer online kitap satış portallarından temin edebilirsiniz. 600 sayfa,netkitap.com'da indirimli fiyatla 23,40 TL.

"Son Büyük Savaş'tan bu yana yaklaşık yedi yüzyıl geçmişti. İldar üzerinde huzursuz bir ateşkes günden güne yitiriliyor ve karanlığın daha güçlü olan hükmü ışığı her yandan sinsice kuşatıyordu..

Zor günlerin farkında olanlar gelmekte olan kıyametin de farkındaydı. Kötülüğe karşı durmaya kararlı olanlar binbir cephede imkansız savaşlarını veriyordu. Bütün bu karmaşanın içinde günün birinde bir büyücünün eline yıpranmış, kana bulanmış bir yazma ulaştı.

Kader yeniden ağlarını örmüş ve sahneyi bir kez daha kurmuştu. Işık ve Gölge arasındaki kavgada ateşkes sona yaklaşıyordu..

Gölge derin karanlığından pelerini altında hala ışıktan çok güçlüydü ve bunu değiştirmek için bir şeyler yapılmalıydı. Büyücü'nün önderliğindeki dostlar Til'Asis'i aramak için yola çıktı. Dengeleri değiştirme çabasındaki arayışları onların hayatını da İldar'ı değiştirdiği gibi değiştirecekti.."