7 Temmuz 2010 Çarşamba

Ne Beyi Ulan?!

Tik-tak, tik-tak, tik-tak.. Saat ilerliyor. Zaman akıyor.. Zamanın önüne geçmek mümkün mü?

Bir haziran ayı ardımızda kaldı. Hazirandan bana ne kaldı diye geriye bakıyorum..

Sıcak var. Havalar ısındı. Yağmur bir yağdı bir durdu. Sıcaklarla serinlik arasında dalgalandıktan sonra ciddi sıcaklara yelken açtık.

Havadan sudan konular.. Keşke koca Haziranı sadece böyle hatırlayabilseydim.

Haziran terörün canımızı yaktığı ve hükümetin iyice kendinden yaka silktirdiği bir aydı. Kulakların bu ay içinde hiç çınladı mı Sayın BaşBakan Recep Tayyip Erdoğan? Seni epey bir andım.. Hatta topluca andık desek daha doğru olur. Koro halinde filan.. Hani sana olan duygularımız o kadar güçlü ki şu günlerde Sayın BaşBakan Recep Tayyip Erdoğan, seni bi yakalasak ne yapacağımızı şaşırırız heralde.. Öyle yani.. Ama sen bi yerinde durmuyorsun ki yakalayalım. Tutabilene aşkolsun. Dış politika için gezip duruyosun.. Gerçi kimsenin bizi -Türkiyeyi- iplediği yok ama olsun, sen Allah için DURMADAN geziyorsun. Ayklarına kara sular inmiştir yurdun için yürümekten, ay aman uçmaktan diyecektim..

Analar ağlamasın diye çıkılan yolda bugün geldiğimiz noktada analar ağlamıyor-çok doğru. Anaların ağlamaktan gözlerinde yaş kalmadı Recep, sayende kan gövdeyi götürüyor. Sadece dağlar değil şehirler de karıştı.. Sen hala bir ton laf salatası ile günü kurtarma çabasındasın. Bütün bu Açılım kepazeliği ile ortalığı karıştıran ve teröristleri şımartan Recep kalkmış şimdi kum torbalarının ardından asarız keseriz diye nutuk çekiyor.. En fanatik AKEPEliler bile bu son olaylardan sonra ya susuyor ya da "biiip" sesiyle kendi partilerine bipliyor.. Bugün geldiğimiz nokta bu hükümetin bittiğinin en açık seçik tartışmasız resmidir. Bu hükümetin bu ülkeye vereceği birşey kalmadığı gibi orada durduğu her saat ülkeye zarardır. İnanmayan haberleri izlesin-gazeteleri okusun-olaysız tek bir Allahın günü yok.. Yok arkadaşım yok.. Huzur muzur kalmadı.

Yavv arkadaş ben böyle bir hükümet görmedim. REFAHYOL zamanını mumla arayacağımı biri bana söyleseydi "hadi lan" derdim ama şimdi "Allahım Recebe gidecek oyların hepsi nolur Erbakana gitsin" diye sabah akşam dua ediyorum. Yok böyle bişey, kendimi tanıyamıyorum.. Bir insan bir ülkeye ancak bu kadar travma yaşatabilir..

Recep bu ülkeye yaşattığın herşeyi ben tek tek not alıyorum. Birileri unutsa da ben unutnuyorum. O sırtındaki dokunulmazlık zırhı seni öldüğün güne kadar koruyamayacak, elbet düşecek o zırh. O düştüğünde ben orda olacam.. Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmamış sana da kalmayacak. Bak hergün Yüce Divan daha da yaklaşıyor. Seçim sandığında sana çok güzel bir sürpriz hazırlıyoruz. Emeklisi, işçisi, esnafı, öğrencisi, işsizi, patronu, öğretmeni hep beraber "beşkardeş" eşliğinde sana sürprizi şak diye teslim edicez.. Ben uzun bir liste hazırladım. Duruşmalarda hemen arkandaki koltukta yerimi de ayırttım. Seninle bol bol sohbet ederiz. Bana açıklarsın nasıl oldu da vicdanın sızlamadan yapabildin bunları? Bu ülkede Kürtlerle Türkleri ayrıştırma projelerine nasıl eşbaşkan oldun, nasıl aldın o gemiciği, servetini nerden kazandın, niye koruyorsun Keriz Feneri sanıklarını?

Yaa Recep.. Seninle konuşacağımız ne kadar çok şey var.. Sabırsızlıkla bekliyorum. Askerdeyken teskeremi bile böyle sabırsızlıkla beklememiştim, hem vallah hem billah.. Gel SEÇİM Sandığı gel.. Gün sayıyorum..

Recep, biter mi senin mahkemen? Sahi gerçekten yavv, senin mehkemen biter mi Recep.. Listende o kadar çok şey var ki..

Savunmanı şimdiden yazmaya başla, Recep. Mahkemen uzuuun olacak..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder